Baklava Karteli (III) - The Anatolia Post - Dünya'dan Güncel Haberler

Beşiktaş escort Etiler escort Nişantaşı escort

Sancaktepe escort Zeytinburnu escort Antalya escort Ankara escort Avrupa yakası escort Denizli escort Kocaeli escort Merter escort Nişantaşo escort Levent escort Çapa escort Etiler escort Mecidiyeköy escort Taksim escort Beşiktaş escort Bakırköy escort Bahçeşehir escort Esenyurt escort Avcılar escort Avrupa yakası escort bayan Beykoz escort Üsküdar escort Göztepe escort Erenköy escort Suadiye escort Kurtköy escort Tuzla escort Bostancı escort Ümraniye escort Pendik escort Kadıköy escort Kartal escort Ataşehir escort Anadolu yakası escort Bodrum escort Konya escort Muğla escort Malatya escort Gaziantep escort Eskişehir escort Ankara escort İstanbul escort Kayseri escort Adana escort Şirinevler escort Halkalı escort Marmaris escort Fethiye escort Sarıyer escort Maltepe escort Fatih escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Başakşehir escort Ataköy escort Alanya escort Samsun escort Muğla escort İzmir escort Diyarbakır escort Bursa escort Antalya escort İstanbul escort Göztepe escort Gaziantep escort Adana escort Adana escort Anadolu yakası escort Ankara escort İstanbul escort Ataşehir escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bağcılar escort Bahçeşehir escort Bahçeşehir escort Beşiktaş escort Beykoz escort Bodrum escort Bostancı escort Bursa escort Eskişehir escort Gaziosmanpaşa escort Kadıköy escort Kartal escort Kocaeli escort Konya escort Konya escort Konya escort bayan Malatya escort Pendik escort Şirinevler escort Taksim escort Ümraniye escort Adana escort Antalya escort Bursa escort İzmir escort Bodrum escort Eskişehir escort Konya escort İzmir escort Beylikdüzü escort Kayseri escort İzmir escort Pendik escort Eskişehir escort İstanbul escort escort Fatih escort Antalya escort escort bayan Samsun escort İstanbul escort Bursa escort Antalya escort bayan Antalya bayan escort Antalya escortlar Adana escort Bursa escort İzmir escort Diyarbakır escort Maltepe escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Şirinevler escort Ataköy escort Halkalı escort İstanbul escort Şişli escort Kayseri escort Antalya escort Mersin escort Mersin escort Mersin escort Şişli escort Mersin escort Kayseri escort

03 Nisan 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

ataşehir escort
a İmsak Vakti 05:05
İstanbul 16°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Baklava Karteli (III)

Nefesi kesilmek üzereydi, kapılar açıldı çok hızlı koşmalıydı hem de çok. Yerinden fırlayacaktı ki trençkotlu adamın onu hiç umursamadan açılan kapıdan çıktığını gördü ve derin bir nefes aldı,

Nefesi kesilmek üzereydi, kapılar açıldı çok hızlı koşmalıydı hem de çok. Yerinden fırlayacaktı ki trençkotlu adamın onu hiç umursamadan açılan kapıdan çıktığını gördü ve derin bir nefes aldı, elinde olmadan nefesini verirken –ooohh diye bir ses çıkardı. İşte tam o an trençkotlu adam dönüp kalın çerçeveli gözlüklerinin arkasında bir daha dikkatlice bakınca tekrar paniğe kapılır gibi oldu ancak adam arkasını dönüp gidince rahatladı.

Boş bir yer bulup oturdu. Ayaklarının titrediğini fark etti; korkmuştu. Bir an “Böylesine tehlikeli bir işin içinde olmak doğru muydu?” diye kendi kendini sorguladı.

Hayır! Olmalıydı. Çünkü sekiz saat çalışarak bir yere gelinemezdi. Çok acımasız bir düzenin içindeydi insanlar. Çevresinde görüyor üzülüyordu. O bu sistemin içinde hayatını harcamayacak, daha güzel bir yaşam geçirecekti. Baklava karteline de bu yüzden girmişti. Kazancı harikaydı. Bu kadar iyi kazanan çok az insan vardı. Evet, tehlikeli bir ortamdı, aklına mıh gibi işleyen -giren bir daha çıkamaz- sözü tekrar kulaklarında yankılandı. Bir an kendini çaresiz hissetti, çevresine şöyle bir baktı, herkes çok mutsuz, hatta ölü gibi görünüyordu.

Yine bağırmak istedi, –Hey köleler neden ölmüyorsunuz? Diye.

Bütün bunlar aklından geçerken uçurtma uçurduğu zamanları düşündü. Ne kadar mutlu bir eğlenceydi. Göklerde süzülen, rüzgarla dans eden uçurtmayı bir ipin ucundan yönetmek; bu işin de bir an böyle olduğunu düşündü. Kartel ipi tutuyor olaylar da rüzgar gibi seni uçuruyordu. İp, karteldeydi, belki de tehlike buradaydı. İpin kopması ya da bırakılması sonu olabilirdi. Uçurtma uçurduğu zamanlardaki kadar mutlu olabileceği bir gelecek için girmişti bu kartele. Hayal ettiği her şeyi yapabilecekti, ilk yapmak istediği, o harika havalı spor ayakkabılardan almaktı. Arkadaşlarından birkaçı bu güzel ayakkabıdan giyebiliyorlardı. Onların durumları iyiydi, kazançları bu ayakkabılardan almaya yetebiliyordu. En kısa sürede alacaktı o havalı ayakkabılardan. İşler bu şekilde yolunda giderse ikinci haftanın sonunda kazancı yetecekti o ayakkabıyı almaya.

Bir an kendini hayal etti; saçlarını taramış beyaz bir gömlek altında kot pantolon ve o harika spor ayakkabılar ne kadar yakışıklı olacaktı kim bilir? Adını bile söylemekten korkuya kapıldığı o esrarengiz güzellik de onu beğenecekti belki…  Derin bir iç çekti, hayal etmek gerçekten çok güzeldi, keyiflendiğini fark etti.

***

Bir taraftan da ipin ucundaki uçurtma olmak suçlamasını çıkaramıyordu zihninden. Kendini cesaretsiz, hatta korkak olmakla suçlamak üzereydi ki Bostancı durağına gelmişlerdi. Kapı açıldı, merdivenlere yürürken, yerin taa dibinden yukarı çıkarken yolcuların kendilerini mezarda hissetmemeleri için tavanlara yan duvarlara ilginç ışıklandırmalar ve dekorlar yapmışlar bir çeşit illüzyonla yer altında olduklarını onlara unutturmayı başarmaya çalışmışlardı ama o tünelin kendine has ağır kokusu sürekli hatırlatıyordu yer altında olduklarını.

Metrodan çıkmayı yeniden doğmak gibi gördüğünü fark etti. Yukarı çıktığında derin bir nefesi içine çekmiş bu ona çok iyi gelmişti. Bostancı metrosu çıkışı çevresel bir kentleşmeyi net bir şekilde ortaya koyuyor yüksek konutlar, araçlar yoğun trafik, yan yollar her şey tam bir metropoldü.

-İşte tam da bu ortam insanlara kendilerini bulmayı geciktiriyor, sürekli düzenli tek düze bir yaşam içinde olmayı yani standart bir hayatı tercih ediyorlar ya da buna zorlanıyorlar, diye düşünüyordu, o buna boyun eğmeyecek kendi hayatını kendi belirleyecek kimseye bağımlı yaşamayacaktı, çünkü bağımlılık kölelikti. Bunları düşünürken caddenin karşısına geçti.

***

Yokuş aşağı devam eden caddenin sonunda meydana ulaşılıyor, sahile ya da Kadıköy tarafına gidilebiliyordu. Sahil tarafına devam ederken caddeden Kadıköy yönüne, makineli tüfek gibi ses çıkartan, filmlerdeki çetelerin kullandığı motosikletlere sahip bir grup geçti. Durup onların geçmesini izlerken, –Kesinlikle bir motosiklet almalıyım, diye kendine nasihat ediyordu. Bütün her şey onu yavaşlatır gibiydi. Bir türlü düşüncelerinden sıyrılıp işine konsantre olamıyordu. Yıllar sonra bunun dönemsel hormonların bir etkisi olduğunu öğrenecekti.

Motosikletler geçtiğinde, sahil tarafına hızlıca yürümeye başladı. Çünkü son geçen motosikletteki şişman, göbekli sert adam sanki ona kafa sallıyor gibiydi. Adil Barbados, Bostancı’daki teslimat ismiydi ve şişman adamın kafa sallamasını Adil Barbados’un sabırsızlanmaya başladığına yordu. Sokaktan içeri doğru girdi. Üçüncü apartman teslimat adresiydi. Zilde ismi buldu ve bastı; anında sert cevap geldi sanki adam kapının dibinde bekliyordu !

  -Buyurun ne istiyorsunuz?

Özel teslimatınız için geldim.

  -Beşinci kat hızlı ol !

Sert ifade bir emire dönmüştü –hızlı ol!

Ne sanıyor kendini bu adam diye söylenerek beşinci katta daire kapısına doğru ilerliyordu ki Adil Barbados kapıyı yarım açmış, lacivert pantolon üzerine pembe gömlek giymiş, boynuna eflatun bir fular bağlamış üç tel saçını arkaya yapışacak şekilde taramıştı.

Yüzünde okuma gözlüklerine benzeyen bir gözlük, tombul yanaklar, gözlerinde sorgular bir ifade vardı. Pembe gömleğinden göbeği, her şeyi sorgulamak için öne atılmak ister gibi fırlamıştı.

Elini ileriye uzatarak ayak dibini işaret edecek şekilde bir hareketle teslimatçının çabuk olmasını söylemeye çalışıyordu. Teslimatçı, küçük bir deparla adamın yanına ulaştı.

-Her za-man da-kik o-la-cak-sın!

cümlesini kurarken bir eğitimciyle emekli bir asker havasıyla gözlerinin içine bakıyordu. Cebinden tereyağlı, fıstıklı şerbetinden lezzetler yayılan baklava kutusunu çıkarıp uzattığında, Barbados aynı anda sol eliyle gözlüğünü çıkarıp sağ eliyle de paketi aldı.

-Oh my God! Teşekkürler delikanlı teşekkürler, diye melodik bir seremoni yaparken, dans eder gibi kapıdan içeri yöneldi. Ayaklarıyla bir iki dans hareketi yapıyor, sol elinin parmaklarıyla da ritmik dalga selamlaması yaparak teslimatçıyı gönderiyordu.

Derin bir nefes aldı, üçüncü teslimatı da sorunsuz başarmış, heyecanı içinde kalmıştı. Binadan dışarı çıktığında metrodan çıkışıyla aynı duyguyu yaşadığını fark edip derin bir nefes daha aldı.

Aferin oğlum aferin sana diyordu.

Yokuşu tekrar tırmanıp metroya gidip Kadıköy yönüne küf kokusu tünelinde devam etti. Kadıköy’e geldiğinde nostalji tramvayına binmeliydi. Çünkü teslimat Bahariye’deydi. Ve tramvaya bindi. İçinden –Gıcık bir yavaşlığı var bu tramvayın ama insanlar bayılıyorlar, diye geçirdi. Gerçekten de öyleydi. İnsanlar tramvaya binince sanki yıllar öncesine gidip on dakika kalıp geri dönmüşler gibi seviniyorlardı.

Teslimatçı delikanlı da tramvayın insanlar üzerinde bıraktığı bu etkiyi düşünürken –İnsanlar tramvaydan indiklerinde geçmişe gitmiş hissi yaşıyorlar-ne saçma bir zevk, anlam veremiyorum, dedi, kendi kendine.

Sonra çın çın çan çan diye sesler çıkaran tramvay Bahariye’ye geldi. Moda’ya inmek zorundaydı.

Durakta inip ünlü ama artık yaşamayan uzun saçlı, derin şarkıları olan sanatçının evinin önünde geçerek teslimat adresine ulaştı. Latife Çitlenbik Hanımefendiydi teslimat sahibi. Alıcının isminin hakkını verdiğini kapıya ulaştığında daha iyi anlayacaktı.

Uzun olmayan ama küçük de sayılmayan bir ön bahçeden sonra girilen binada, giriş katta oturan Latife Hanım’ın en iyi müşterilerinden biri olacağını görür görmez anladı. Koyu kestane rengi saçları yaşını gizlemeyi başarsa da konuşmasındaki ağdalı uzamalar bir alzaymır adayı olduğunu net şekilde ortaya koyuyordu.

Zaten bağımlı olmak demek bir çeşit hastalıktı, tedavi mümkün mü o da bilmiyordu.

Ona da fıstıklı baklavadan teslim etmiş, kokusuyla mest olmuştu. Kapıdan dışarı çıkarken, uzun boylu, bembeyaz saçları asker traşlı adam sert bir emir ifadesiyle,

Hey delikanlı! Bekle bir dakika, dediğinde dönüp buyurun efendim diyebildi.

Uzun sert adam, iki adımda yanına yaklaşıp

-Kimsin sen, ne arıyorsun binamızda? Ben yöneticiyim.

Diye, çıkışır tarzda konuştu.

Teslimatçı, –Eyvah! Bugün ikinci bela karşıma çıkıyor, diye heyecana kapılırken, birden “sakin olmalısın” sükuneti zuhur etti hücrelerine.

Kurye teslimatı efendim, dediğinde adam ısrarla onu sorgulayacak ve iş çözülmez noktalara gelecek diye korkmaya başlamıştı.

Muammer Gece

[email protected]

Her Hakkı Saklıdır ©

Bu sitede yer alan tüm yazılar telif hakkıyla korunmaktadır.

Yazarın yukarıdaki yazısı dahil www.theanatoliapost.com web sitesinde çıkan tüm yazıları, hikaye ve öyküleri, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na tabidir ve içeriğine ilişkin her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi-belge,marka ve her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları yazara aittir.

Yazarın www.theanatoliapost.com web sitesinde ve yine sitenin diğer tüm sosyal mecralarında (Facebook, Twitter, İnstagram vb.) yer alan yazılarının çoğaltılması, başka bir lisana çevrilmesi, saklanması veya işleme tutulması da dahil, yazarın önceden yazılı iznine tabidir. Bu sebeple işbu sitede yazara ait olan tüm hikayeler, öyküler ve her konudaki makaleler, yazarın yazılı izni olmadan hiçbir şekilde, çoğaltılamaz, yayınlanamaz, kopyalanamaz, sunulamaz ve aktarılamaz. Sitenin bütünü veya bir kısmı diğer bir Web sitesinde izinsiz olarak kullanılamaz.

1 1 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Sevmenin türleri

HIZLI YORUM YAP

1 1 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.