H.İbrahim Çoraklı, Author at The Anatolia Post - Dünya'dan Güncel Haberler

Beşiktaş escort Etiler escort Nişantaşı escort

Sancaktepe escort Zeytinburnu escort Antalya escort Ankara escort Avrupa yakası escort Denizli escort Kocaeli escort Merter escort Nişantaşo escort Levent escort Çapa escort Etiler escort Mecidiyeköy escort Taksim escort Beşiktaş escort Bakırköy escort Bahçeşehir escort Esenyurt escort Avcılar escort Avrupa yakası escort bayan Beykoz escort Üsküdar escort Göztepe escort Erenköy escort Suadiye escort Kurtköy escort Tuzla escort Bostancı escort Ümraniye escort Pendik escort Kadıköy escort Kartal escort Ataşehir escort Anadolu yakası escort Bodrum escort Konya escort Muğla escort Malatya escort Gaziantep escort Eskişehir escort Ankara escort İstanbul escort Kayseri escort Adana escort Şirinevler escort Halkalı escort Marmaris escort Fethiye escort Sarıyer escort Maltepe escort Fatih escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Başakşehir escort Ataköy escort Alanya escort Samsun escort Muğla escort İzmir escort Diyarbakır escort Bursa escort Antalya escort İstanbul escort Göztepe escort Gaziantep escort Adana escort Adana escort Anadolu yakası escort Ankara escort İstanbul escort Ataşehir escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bağcılar escort Bahçeşehir escort Bahçeşehir escort Beşiktaş escort Beykoz escort Bodrum escort Bostancı escort Bursa escort Eskişehir escort Gaziosmanpaşa escort Kadıköy escort Kartal escort Kocaeli escort Konya escort Konya escort Konya escort bayan Malatya escort Pendik escort Şirinevler escort Taksim escort Ümraniye escort Adana escort Antalya escort Bursa escort İzmir escort Bodrum escort Eskişehir escort Konya escort İzmir escort Beylikdüzü escort Kayseri escort İzmir escort Pendik escort Eskişehir escort İstanbul escort escort Fatih escort Antalya escort escort bayan Samsun escort İstanbul escort Bursa escort Antalya escort bayan Antalya bayan escort Antalya escortlar Adana escort Bursa escort İzmir escort Diyarbakır escort Maltepe escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Şirinevler escort Ataköy escort Halkalı escort İstanbul escort Şişli escort Kayseri escort Antalya escort Mersin escort Mersin escort Mersin escort Şişli escort Mersin escort Kayseri escort

bettilt giriş

16 Nisan 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

ataşehir escort
a İkindi Vakti 16:44
İstanbul 22°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
H.İbrahim Çoraklı

H.İbrahim Çoraklı

26 Haziran 2023 Pazartesi

Yol nerede?

Yol nerede?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Karakış aniden bastırmış, aralıksız yağan kar tabiattaki tüm renkleri beyaza çevirmişti. Kuzeyden esen soğuk rüzgârın etkisiyle havadaki karlar tipiye, yerdeki karlar dona dönmüş, ıslak yerler buz kesmişti.

Termometreler eksi kırklarda dolaşıyor, dolaşan tilkinin yürürken donduğu günler Sibirya soğuklarını aratmıyordu.

Dağlar, ağaçlar, evler beyaza boyanmış hiçbir karartı görünmüyordu.

Bir saattir yolcuydu, ancak yolda olup olmadığından emin değildi. Her taraf yol gibi geliyordu ona. Her yol mubah bir hayat yaşıyordu ama her mubah olan yol değildi. Yol çizgileri, işaretleri, trafik kurallarının ne kadar da önemli işlevleri vardı meğer.

Şimdi takip edeceği, uyacağı levha yoktu. Kar her yeri kapatmış, yol görünmüyordu. Eve kadar tam altı kilometre nasıl yürüyecekti? Yol olmayınca yolcu ne yapacaktı?

Mehmet, hayatta her şeyin tozpembe dünyasındaki gibi olmadığını kar beyaz yola bakarken anlamaya başlamıştı. Görünürde yol iz yok, diye mırıldandı.  Evet, yola ait hiçbir işaret yoktu.

Hâlbuki ona yolu gösterecek çizgilere, ikazları, kuralları gösteren tabela işaretlerine ihtiyacı vardı. Ya da bir bilen olmalı ona sormalıydı. Ah yol bilen birisine rastlasa yolu sorsa kurtulacaktı ama kimseleri göremedi, yolda yapayalnızdı.

Buz tutan kirpiklerini açmakta zorlanırken, kaybettiği yolu sadece tahmin üzere gitmeye çalışıyordu. Rastgele attığı her adımda yanlış yöne doğru gidiyordu.

Yoldan çıkmış, kaybolmuştu.

Bastığı kar kütlesi aniden koptu. Önce sol ayağı kaydı. Ardından sol yanının üzerine birkaç kere yuvarlandı. Sağ elini gayri ihtiyari ileri doğru uzatınca kuşburnu çalılıklarının üzerinden yere kapaklandı. Yolda olmadığını çukura yuvarlandığında anlamıştı anlamasına da artık yoldan çıkmıştı bir kere. Yolun sonu dedi, bunu derken kendi sonunun geldiğini anladı.

Şehre gitmiş, akşamları kurduğu çilingir sofrası için bir şeyler almıştı. Zühtü’nün dükkânında tartıştığı adamı tartakladığına pişman oldu. Adamın: “Seninle ahirette hesaplaşacağız, göreceksin. Boynuzsuz koç, boynuzlu koçtan hakkını aldığı yevmül kıyamette yakana yapışacağım senin” demişti. Şimdi donmak üzereydi ve onun dediği yere gitmesi an meselesiydi.

Keşke Zühtü’nün dükkânındaki adamı dövmeseydi. Sanki dövünce eline ne geçmişti. Acısı ona günahı bana kaldı diye düşündü. Gücü yettiği halde affetseydi daha iyi olmaz mıydı? Kesinlikle daha iyi olurdu. Şimdi geriye dönüp helalleşmek isterdi ama yolu kaybetmişti bir kere. Nasıl geri dönecekti ki?

Kendini sığa çekmiş, muhasebeye devam ediyordu. İşlediği günahlar, yaptığı kötülükler bir bir aklına geliyordu. Ne kadar da çok günahı vardı. Bir bir sayıyor, saydıkça sayılamayacak kadar çok olduğunu anlıyordu.

O kadına kötü kelimeler kullanmasaydım keşke diye iç geçirdi. O kadın dediği amcasının hanımı Zeliha yengesiydi. Üstelik kadın genç yaşta dul kalmış, katlanmadığı eza cefa kalmamıştı. Yaşlı kadına ağza alınmayacak sözler söylemese şimdi elleri bu kadar üşümez, ahiret âleminde de yanmazdı. Öyle duymuştu Şakir hocadan: “Dul hanımlara, yaşlı insanlara merhamet ederseniz Allah da size merhamet eder. Onların haklarına riayet etmezseniz cehennemde cayır cayır yanarsınız” demişti.

Donmak ve yanmak, birbirine zıt iki ayrı uç nokta. Ve şimdi iki ucu acı olan yolun birincisini tadıyordu. Daha bir de yanacaktı.

Keşke kimseye kötülük yapmasaydım. Ah keşke yapmasaydım. Dededen kalan tarlayı tamamen ona bıraksaydım diye düşündü. Üzerimde kul hakkı olmamış olurdu.  Keşke dul kadının hakkını yemeseydim.

İş işten geçmeden bir şans, sadece bir şans daha verilemez miydi? Banka hesabındaki parasını hatta tüm servetini verse bir şans daha verilemez miydi kendisine. Bin pişman olmuştu, bir şans verilirse o hakkı çok güzel kullanacaktı. Ama artık çok geçti.

Hem o eski samanlığı Sarı Recep kullanmak istemişti de kendisine lazım olmadığı halde bile vermemişti. Vicdanı sızlamamıştı o zaman.  Verseydi de biraz dua alsa, biraz sevap kazansa ayakları bu kadar üşümez, sızım sızım sızlamazdı şimdi. Pişmandı evet çok pişmandı. Ah keşke bir şansım daha olsaydı.

Hanımıyla tartışırken su bardağını fırlatmış, bardağın kestiği eli nasıl da kanamıştı. Cam kırıklarının dolduğu yara kanamıştı da merhamet edip doktora götürmemişti. Çok zalim adamım ben çok. Hiç acımam yoktu ki şimdi de Allah bana acısın.

Tutunduğu çalının yazdan kalma son dikenleri alnına batmış, saç bitiminden kaşına kadar yırtmıştı. Aşağı doğru akan kan alnında donarak buz kütlesi haline gelmişti. Resmen kanı donmuştu. Eeee kan dondurucu olayların aktörü olursan işte böyle senin de kanın donar diye düşünüp kendi kendine hayıflanıp duruyordu.

Kendisine kalmayan dünyada kendisine kalacak günahlar biriktirmişti. Ah keşke yapmasaydım diye yüksek sesle söylemek istedi. Ancak soğuktan ağzını açacak durumu yoktu ki nasıl söylesin.

Son anım, son nefesim diye düşünürken aklına kelime-şehadeti söylemek geldi. Cumadan cumaya gittiği cami imamından duymuştu. “Allah’ım son nefesimizde kelime şehadet söylemeyi nasip et, haydi buyurun bir daha “Eşhedü enla ilahe illlallah, ve eşhedü enne Muhammed’den abduhu ve resulüh.”

Ne pahasına olurda olsun ağzını açmalı hiç olmasa kelime-i şehadeti söylemeliydi. Son bir gayretle tüm gücünü dudaklarına verdi. Elini ağzına götürüp açmaya çalıştı, açamadı. Eş, eş, eşhe… derken tutunduğu son dal da kırılıp uçurumdan aşağı yuvarlandı.

                                                                          *  *  *

Nevin hanım yatağından aşağı düşen kocasının çıkardığı gürültüye uyandı. Kan ter içinde kalan kocasının hırıltılı seslerle bir şeyler söylemeye çalıştığını yanına vardığında anladı. Yüzü mosmor olmuş, gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

Eğilip dikkatlice bakınca boğazına kaçan kol düğmesi nefes yolunu tıkamıştı.  Cam kırıklarıyla kesilen sağ elini adamın ağzına sokarak soluk borusunu kapatan düğmeyi çekip aldı.

Mehmet derin derin nefes aldı.

–          Oh be, rüyaymış, oh be dünya varmış.

Herkesin şerrinden çekindiği Mehmet, gördüğü rüyanın etkisinden uzun zaman çıkamadı. Günlerce konuşmadan etrafına bakınıp durdu. Sonunda uzun bir liste hazırladı. Yaşayanları tek tek ziyaret edip haklarını teslim edip, her birinden ayrı ayrı helallik diledi.

Kullanmadığını düşündüğü tüm eşyalarını ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Alacaklarını istemedi, aldıklarını teslim etti.

Korktuğu için yolunu değiştirdiği, yanından dahi geçmediği kabristana, korkmadan gidip ölenlere dua etti.

Çok zaman ağlattığı anasının mezarı başında ağlayıp durdu.

H.İbrahim ÇORAKLI

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.