Yobazlar

2

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

“Biz bize öğretemeyiz ama biz bizden öğreniriz…”

Bu söz, yoğun kalabalık Mecidiyeköy caddelerinde dökülüverdi dudaklarımdan, önce sosyal medyada paylaşayım dedim, ardından da “Yok Sefa, bu öyle bir cümle ile açıklamadan olmaz” diyerek, makale yazmaya karar verdim.

Her konuda fikri olan insanlar yığını arasında yaşamak, insana söyletiyor bazı şeyleri, yani aslında cümlenin açılımından evvel, cümlenin neden dudaklarımdan çıktığını belirtmek istedim. Bilgisiz fikirlerin gerdiği ortamlar, yüzü asık insanlar, kardeşlerin kavgaları… Dayanak noktası hiç değişmiyor; Siyaset!

Siyaset çok ilginç bir şekilde insanları bölüyor, parçalıyor, fillerin tepişmesinde çimenler eziliyor öyle sessizce. Çok ilginç dedim çünkü siyaset birleştiricidir, bölücü değil, ortak kaygıların farklı metotlarla, farklı inançlarla giderilmesidir ve genelde ortak kaygı vatandır. Daha en başında vatan kelimesinin anlamında bu mübarek uzlaşma bozuluveriyor, nedir vatan? Haritalarda kırmızı çizgilerle belirtilen toprak parçası mı? Ya da bayrak; kırmızı beyaz bir bez parçası mı? Peki ezan, gamlı bir Arap namesi mi? Kiminin ilimle, kiminin bilimle kiminin ise ilim ve bilimin ortak çalışmaları ile bir yerlere geleceğine inandığı bir istikbal yurdudur vatan.

“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” atasözünü kime sorsanız bilir ve yine kime sorsanız doğruluğuna kanaat getirir, tasdik eder. Yaptığımız işler ile ikna edemediğimiz insanları, sözlü sataşmalar ile ikna etmeye çalışmak imkânsızı başarmaktır ki biz buna kısaca imkânsız diyoruz. Nedir bunun formülü diye soracak olursanız, yani siyasi manada bölünmemenin, aklıyla konuşan insanları tercih etmenizi tavsiye etmekle başlayacağım. Zira yirmi senedir iktidar olan bir partinin yaptıkları işleri sözle anlatmaya çalışmak karşınızdaki muhalif kafaları ziyadesiyle öfkelendirmekten başka bir işe yaramıyor. Üstelik bu bakış açısına sahip insanlar öyle bir hal aldılar ki onları dinleyince siyasetin sadece savunmaktan ibaret olduğunu sanıyorsunuz. Bir soru soruyorlar, cevabını dinlemeden diğer soruya geçiyorlar, onun cevabını vereceğinizi anladığı anda diğerine geçiyor. Yahu adam bir dur, benim gerekçelerimden ibaret değil ki siyaset, diğeri için senin de biraz gerekçe sunman gerekmiyor mu?

Bunların geneli insanları lider biliyorlar, onları neyin ya da nelerin lider yaptığını (fikirleri) yok sayarak sadece o kişilerin isimlerini zikrediyorlar. Oysaki ismini lider vasfıyla yan yana zikrettikleri isimlerin de hedefinde kalkınmış, çağdaş ülke normları ile vasıflandırılmış olmak yok mu? Bu sefer egoları devreye giriyor, yüzler morarıyor, sesler yükseliyor. Be adam sen sevdiğin ideolojileri niye seviyorsun? Ülke menfaatine mi yoksa onları temsil eden fikir babalarının dini, vicdani bakış açılarına göre mi? Yani sözün gelimi bir adamın tipine bakarak mı ya da alkol tüketim miktarıyla mı ehliyetledireceksin, yoksa liyakati ile mi? Sözün gelimi benim kadar homofobik bir adamın ülkesini eşcinsel bir başkan yönetse, elinden kadeh düşmese ama ülkeyi nominal değerlerle yönetse umurumda olmaz, bana ne onun kişisel tercihlerinden? Bu ülkeye, millete verdiği değer ve bu değerin karşılığını ne kadar verebildiğine bakarım. Demokrasi bir anlamda da bu değil mi?

Eskiden sadece dindarları yobaz zannederdik, bize öyle öğretmişlerdi, şimdi her yönden ve fikirden taassup sahibi isimleri gördükçe anlıyorsunuz ki idrak herkeste donuyormuş. Biz birilerine yaptıkları icraatları boşuna anlatıyoruz, zira icraat gözlemlenebilir bir kavram olsa da sadece kafa gözüyle değil, vicdani melekelerle de görülebilir, gözlemlenebilir bir yönmüş. Yani kimse kimseye bir şeyler öğretmeye kalkışmasın, çünkü öğretecek olanın iki misli öğrenecek kişinin buna hevesli, egosuz, tarafsız olması gerekir, Churchill gibi; “Öğretilmeye değil ama öğrenmeye varım” diyen insanlarla tartışın siyaseti, çünkü siyaset konuşmak bilgi, dinlemek vicdan ister, kutuplaşmak ya da egoları kapıştırmak için değil. Vicdansız cehillerin bilgisi, bilgisiz fikirlerin ülkesinde tek umudum düşünen, idrak eden şuurlu gençler, gerisi renkli kelimeler karnavalı…

Mustafa Sefa GÜVENİR

[email protected]