17 Ağustos’un 25. yıl dönümü: Prof. Dr. Naci Görür’e göre İstanbul yeni bir depreme hazır değil

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Prof. Dr. Naci Görür, yaptığı açıklamada İstanbul’un ve Marmara’nın olası bir depreme hazır olmadığını belirtti.

17 Ağustos 1999’da meydana gelen “Marmara Depremi”nin üzerinden çeyrek asır geçti. Salı gecesi sabaha karşı saat 03:02’yi gösterirken İstanbul’un komşusu Kocaeli’ye bağlı Gölcük ilçesinde 7,4 büyüklüğünde bir deprem yaşandı.

Türkiye’de geniş bir coğrafya sarsıntıdan ötürü etkilenmiş, ilk günden itibaren arama-kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları yapılmış, 18.373 kişi ise hayatını kaybetmişti.

Jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul’un ve Marmara’nın yeni bir depreme hazır olmadığını düşünüyor.

“Bir kenti depreme hazırlamak için bütün bileşenlerini depreme hazır hale getirmek lazım,” diyen Görür, birçok birimi içeren bir ekibin kurulmasını, bu ekibin 24 saat boyunca hiç durmadan çalışacağını, ekibin yerel yönetim ve hükümet tarafından desteklenmesi gerektiğini söylüyor.

“Halkın depreme yönelik bilgi birikimini artırmak ve eğitimleri için bir birim, ekonomi için bir birim, altyapısı için ayrı bir birim, yapı stokuyla ilgilenen bir başka birim olmalı. Bu birimlerin liderliğini yerel yönetimin başındaki belediye başkanı yapabilir,” dedi.

Örnek olarak “Halk Birimi” diye tanımladığı yapının faaliyetini anlatan Görür, “Bu birim halka eğitim verecek. Anaokulundan üniversiteye kadar deprem bilgisi, deprem kültürünü öğretecek. Depremde zararlı olan şeyleri halkın kaçınması için anlatacak. Şimdiki gibi kaçak binaların peşine düşülmeyecek. Bu olursa, halk zaten kendiliğinden karşı çıkacak,” ifadelerini kullandı.

Eğitimin önemine tekrar vurgu yapan akademisyen, “Güneydoğu Asya’da bir deprem oluyor, bir yola bir kişi bile çıkmıyor. Niye? Biliyor ki o an can kurtaranlar yolda. Trafik olmasın diye çıkmıyorlar. E bizdekiler de kötülük olsun diye değil, ailesine ulaşabilmek için çıkıyor ama sonuç ölüm. Yani cehaletten, bilmemekten bazı şeyler oluyor. Onun için örnek olarak bunu söylüyorum.” diye konuştu.

Bundan tam 25 yıl önce yaşanan yıkıcı 17 Ağustos depremi, Boğaziçi Üniversitesi’nin Deprem Araştırma Enstitüsü olarak da bilinen Kandilli Rasathanesi’ne göre 7,6 şiddetindeydi.

Deprem, yerin 17 kilometre derinliğinde yaşanmış, tam 45 saniye sürmüştü. Türkiye’de geniş bir coğrafya sarsıntıdan ötürü etkilenmiş, ilk günden itibaren arama-kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları yapılmış, 18.373 kişi hayatını kaybetmişti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, 2010 yılında yayınlanan bir araştırma raporunda deprem nedeniyle 48.901 kişinin yaralandığı, 505 kişinin engelli hale geldiği kaldığı belirtilmişti.

Aynı raporda 96.796 konutun ve 15.939 iş yerinin ya yıkıldığı ya da ağır hasar aldığı da vurgulandı.

2010 yılına gelindiğinde Kocaeli, Sakarya, Bolu, Düzce, Yalova gibi depremden etkilenmiş beş kentte 147.120 kişinin prefabrik evlerde yaşadığı yine bu rapor sayesinde öğrenilecekti.

Türkiye, 17 Ağustos 1999’daki depremle bir kez daha, bu sefer Akdeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde hissedilen, çoğu kişi tarafından “Asrın Felaketi” diye yorumlanan 2023 yılındaki Kahramanmaraş Depremleri ile yüzleşti.

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde depremler yaşanmış, ilk deprem 100 saniye, ikincisi ise 45 saniye sürmüştü.

Depremlerde en az 62.013 insan hayatını kaybederken, 138.476 kişi yaralanmıştı. 297 kişiden de hala haber alınamadı.

Dünya Bankası, Türkiye ve Suriye’de hissedilen depremlerde, Türkiye’de 143,8 milyar dolar, Suriye’de 5,1 milyar dolarlık zarar oluştuğunu açıkladı.

Türkiye’de nüfusun Marmara Bölgesi’nde, özellikle İstanbul’da yerleşik halde olduğu, yaklaşık 16 milyon insanın sadece İstanbul’da yaşadığı düşünüldüğünde olası ve yeni bir Marmara Depremi’nde neler olacağı, hangi çözümlere başvurulacağı uzunca bir süredir akademisyenlerin ve yetkililerin gündeminde.

Türkiye’nin eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Aralık 2023’te yaptığı bir konuşmada, İstanbul’da 600.000 riskli konut olduğunu açıklamıştı.

Riskli binaların yüzde 40’ının Esenyurt, Küçükçekmece, Büyükçekmece ilçelerinde olduğu, bu üç ilçede 2 milyondan fazla insanın yaşadığı belirtiliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Haziran 2024’te düzenlediği bir hızlı tarama testinde, kent genelinde 1.556 binanın “çökme riski” taşıdığı görüldü.