Sayıştay, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin, Kamu İhale Kanunu’nda öngörülen temel ihale usulleri ile ihale edilmesi gereken ve aynı ihale konusu iş içerisinde yer alabilecek bazı yapım işlerinin, mevzuatta öngörülen parasal sınırların altında kalacak şekilde kısımlara bölünmek suretiyle doğrudan temin yöntemiyle gerçekleştirdiğini belirledi. Üniversiteyi denetleyen Sayıştay denetçileri, üniversitenin 8 ayrı yapım işine doğrudan temin yöntemiyle 540 bin 817 lira ödediğini tespit etti.
Eğitimle ön plan çıkması gereken üniversiteler artık usulsüzlüklerle gündeme geliyor. Sayıştay, üniversitelerin 2022 Yılı Faaliyet Raporları’nı yayınladı. Raporlarda çok sayıda usulsüzlük tespit edildi. Usulsüzlük tespit edilen üniversitelerden birisi de Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi oldu.
İHALESİZ DOĞRUDAN TEMİN KURNAZLIĞI
Sayıştay denetçileri Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde yaptıkları incelemede, kamu idaresi tarafından, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda öngörülen temel ihale usulleri ile ihale edilmesi gereken ve aynı ihale konusu iş içerisinde yer alabilecek bazı yapım işlerinin, mevzuatta öngörülen parasal sınırların altında kalacak şekilde kısımlara bölünmek suretiyle doğrudan temin yöntemiyle gerçekleştirildiğini tespit etti.
“İHALE KANUNUNUN TEMEL İLKELERİNE AYKIRI”
Sayıştay raporunda doğrudan temin usulsüzlüğü ile ilgili şu ifadelere yer verildi:
* Üniversitede, Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığının doğrudan temin ile yaptığı bakım onarım hizmet alımı işleri ile yapım işleri incelendiğinde aynı tür ve nitelikte yapım işlerinin yaptırıldığı görülmüştür.
* Üniversitenin bulunduğu il dikkate alındığında doğrudan temindeki parasal limit 2022 yılı için 72.752,00 TL’dir. Açık ihale usulü ile temini gereken ihtiyaçların parçalara bölünmek suretiyle doğrudan temin yöntemiyle satın alınması, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun temel ilkelerine aykırıdır.
540 BİN LİRALIK DOĞRUDAN TEMİN YAPILMIŞ
Sayıştay raporunda yayımlanan grafikte üniversitenin doğrudan temin yöntemiyle 8 yapım işine toplamda 540 bin 817 lira ödediği görüldü.
İnsanlardan teslim almadıkları kargoların ücretlerini isteyerek “nitelikli dolandırıcılık” yaptığı iddia edilen suç örgütüne yapılan operasyonlarda, 4’ü avukat 48 şüpheli gözaltına alındı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER), Emniyet Genel Müdürlüğü ve başsavcılıklara “Global Satış” ismiyle faaliyet yürüten bir firma hakkında gelen dolandırıcılık şikayetleri üzerine soruşturma başlatıldı.
Soruşturma kapsamında yürütülen teknik ve fiziki takibin ardından İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliğince İstanbul, İzmir, Antalya ve Denizli’de eş zamanlı operasyon düzenlendi.
Operasyonlarda 4’ü avukat 48 şüpheli gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüpheliler adliyeye sevk edildi.
Türkiye genelinde 227 eylemleri tespit edildi
İnsanlara “Dosyanız icra takibi başlatılması için hukuk ofisine devredilmiştir, avukatlık ofisiyle irtibata geçiniz.” şeklinde mesaj gönderen şüphelilerin belirtilen numaraları aradıklarında önceki yıllara ait teslim alınmamış siparişler için kargo parası talep ettiği belirlendi.
Ödeme yapılmadığı takdirde haciz işlemi başlatılacağı söylenen kişilerin bir kısmının talep edilen 100 lira ile 500 lira arasında değişen miktarları belirtilen hesaplara gönderdikleri tespit edildi.
Bu yöntemle Türkiye genelinde 227 eylem gerçekleştirerek “nitelikli dolandırıcılık” suçunu işleyen şüphelilere ait 50’den fazla banka hesabı ile suçtan elde edildiği değerlendirilen yaklaşık 59 milyonluk liralık 7 ev, 7 lüks araba, 2 dükkan ile ruhsatsız tabancalarla dijital materyallere el konuldu.
Söz konusu suç örgütünün yaklaşık 8 yıldır benzer tekniklerle halkı dolandırdığı tespit edildi.
Avukatlık büroları çağrı merkezi olarak kullanıldı
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan avukatlardan bazılarının avukatlık bürolarını suçla bağlantılı “çağrı merkezi” olarak da kullandıkları belirlendi.
Suç örgütünün mağdurların telefon ve adres bilgilerini kargo şirketlerinden yasa dışı yöntemlerle elde ettiği öğrenildi.
Fransa’da yeni nesil kimono (önü açık uzun elbise) giydiği için derslere katılmasına izin verilmeyen Müslüman öğrenci, maruz kaldığı “ayrımcılık” nedeniyle bu ülke hakkında Birleşmiş Milletlere (BM) şikayette bulundu.
Fransa’da birçok öğrencinin yeni nesil kimono, uzun gömlek veya bol elbiseler giydiği için derslerden mahrum edilmesinin ardından okullarda abaya (uzun elbise) yasağı başka bir boyut kazandı.
Lyon kentinde yaşayan 15 yaşındaki Müslüman öğrenci, özellikle “dini aidiyeti gerekçesiyle maruz kaldığı ayrımcılık” nedeniyle BM Irkçılıkla Mücadele Raportörü Ashwini K.P.’ye şikayet dilekçesi gönderdi.
Öğrenci, Fransa’ya yönelik şikayet başvurusunu avukatı Nabil Boudi aracılığıyla gerçekleştirdi.
Dilekçede, Fransa Eğitim Bakanı Gabriel Attal’ın okullarda getirdiği abaya yasağı eleştirilirken “Başta Eğitim Bakanlığı olmak üzere, Fransız hükümetinin kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı önlemek için gerekli adımları atmadığını düşünüyoruz” sözlerine yer verdi.
Fransa’nın ayrımcılığı yasaklayan uluslararası anlaşma ve sözleşmeleri imzaladığı hatırlatılan dilekçede, bu ülkede özellikle Müslüman kadınların kıyafetine yönelik siyasi saldırıların ve yasalar nezdindeki saldırıların tarihçesi hatırlatıldı.
Dilekçede, Fransız makamları, özellikle yabancı asıllı ve Müslüman genç kızlara karşı ayrımcı eylemlere sebebiyet veren normlar uyguladığı gerekçesiyle eleştirildi.
5 Eylül’de kimono giydiği için sınıftan çıkarılarak derslere katılmasına izin verilmeyen kız öğrenci, “dini aidiyeti nedeniyle ayrımcılığa uğradığı” gerekçesiyle Lyon Cumhuriyet Savcılığına da şikayette bulunmuştu.
Fransa’da tartışmalı abaya yasağı kararı
Fransa Eğitim Bakanı Attal’ın, 27 Ağustos’ta abaya ve entari tarzı uzun elbiselerin laikliğe aykırı olduğu gerekçesiyle okullarda giyilmesine müsaade etmeyeceğini açıklaması tartışmalara neden olmuştu.
Attal, 31 Ağustos’ta konuk olduğu France Inter radyosunda, yeni eğitim öğretim dönemi itibarıyla kızların giydiği abayaların yanı sıra erkeklerin giydiği entarilerin de yasaklanacağını açıklamıştı.
Abaya yasağı kararı, Müslüman hakları için mücadele eden ADM Derneği tarafından temel özgürlüklere aykırı olduğu gerekçesiyle Danıştay’a taşınmıştı.
Attal, 4 Eylül’de okula abaya ile gelen 298 öğrenci tespit edildiğini, bu öğrencilerden 67’sinin ise yasağa uymadığı için evlerine gönderildiğini söylemişti.
Danıştay, 7 Eylül’de açıkladığı kararında, abaya yasağının “özel hayata saygı, ibadet ve eğitim haklarını” ihlal etmediği yönünde karar vermişti.
Avrupa Birliği (AB), ABD firması Intel’e çip piyasasında rekabet kurallarını ihlal ettiği için 376 milyon 360 bin euro para cezası verdi.
AB Komisyonu, ABD merkezli çip üreticisi Intel’e piyasa hakimiyetini kötüye kullandığı gerekçesiyle “yeniden” para cezası verilmesi kararı alındığını açıkladı.
Açıklamada, Intel’in AB anti tröst kurallarını ihlal ederek rakiplerini ilgili pazardan dışlamaya yönelik uygulamalarda bulunduğu belirtilerek, para cezası kararının Intel’in 2002 ile 2006 yılları arasında bilgisayar üreticileri Hewlett Packard, Acer ve Lenovo’ya rakip firmaların merkezi işlemcilerini piyasaya sürmelerini geciktirmek ve satış kanallarını sınırlandırmak için yaptığı ödemeler nedeniyle alındığı ifade edildi.
AB Komisyonu, 2009’da ABD’li Intel firmasına bilgisayar üreticilerine indirimler uygulayarak piyasada rekabeti engelleyici davranışlar sergilediği gerekçesiyle 1,06 milyar euro ceza vermişti.
Intel bu cezaya karşı hukuki mücadele başlatmıştı.
AB’nin en yüksek mahkemesi Avrupa Adalet Divanı yapısı içinde yer alan AB Genel Mahkemesi, 2022’de Intel’e 13 yıl öncesinde 1,06 milyar euroluk para cezası uygulayan Komisyon kararının iptaline hükmetmişti.
Mahkeme, Komisyon’un Intel’e yönelik para cezasına ilişkin incelemesinin eksik olduğu, firmanın uyguladığı indirimlerin rekabeti engelleyici etkilere sahip olup olmadığı konusunda gerekli yasal standartların yerine getirilmediğine karar vermişti.
AB Komisyon, yeni para cezasıyla söz konusu rekabet dosyası kapsamında değişiklikler yapmış oldu.
AB’de faaliyet gösteren şirketlerin sektörlerinde rekabete aykırı bir durum olup olmadığını denetleme yetkisi AB Komisyonu’nda bulunuyor.
AB Komisyonu, söz konusu incelemede rekabete veya antitröst yasalarına aykırı bir durum tespit ederse buna son veriyor ve firmalara yüksek para cezaları uyguluyor.
Filipinler’in Luzon Ada’sındaki Taal Yanardağı’nın püskürttüğü duman şehirlerde gökyüzünü kapladı. Hava kalitesinin düşmesi nedeniyle okullarda eğitime ara verildi.
Filipinler’in Luzon Ada’sında başkent Manila yakınlarındaki Taal Yanardağı, duman püskürtmeye başladı.
Çevre şehirlerde gökyüzünün dumanla kaplanması sonucu hava kalitesi ve görüş mesafesi düştü.
Cavite, Laguna, Batangas ve Manila’daki şehir ve kasabalarda eğitime ara verilirken, yanardağ çevresindeki bölgelerde yaşayanlara evlerinden çıkmamaları çağrısı yapıldı.
Filipinler Volkanoloji Ve Sismoloji Enstitüsü, yanardağdaki hareketlilik nedeniyle volkanik gazların yayıldığı uyarısında bulunarak, 1’inci seviyede alarma geçti.
Ülkedeki havacılık otoritesi pilotlara, meydana gelebilecek ani patlamalar nedeniyle yanardağ yakınlarında uçmaktan kaçınmaları çağrısında bulundu.
Ülkedeki en aktif yanardağlardan biri olan Taal Yanardağı, Ocak 2020’de 15 kilometre yüksekliğe kül ve duman püskürtmesi nedeniyle 100 binden fazla kişi tahliye edilmişti.
İmsak Vakti 05:10
News
