Merzuki, Türkiye’ye karşı yürütülen spekülatif atak ve son zamanlarda yaşanan gelişmelere ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Arap halklarının geçen yüzyılda sömürgeciliğe karşı şimdi de “tiranlık ve az gelişmişliğe karşı” ikinci bağımsızlık mücadelesinde olduğunu belirten Merzuki, “Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan’ın idaresinde ikinci bağımsızlığını kazandı. Arap halkları, Türkiye’nin mücadelesini kendilerinin de mücadelesi gibi görerek tüm kalpleriyle Türkiye’nin yanındadır.” ifadesini kullandı.

Merzuki, Türkiye’ye yönelik 15 Temmuz’daki hain darbe girişimi ve ekonomik spekülatif atakların arkasında Washington, İsrail ve bazı bölgesel ülkelerin bulunduğu görüşünü dile getirdi.

Eski Cumhurbaşkanı, “Türkiye’de casusluk ve terör örgütleri adına faaliyet” suçlamasıyla tutuklu bulunan ABD’li Rahip Andrew Brunson’ın serbest bırakılması talebinin ise “ABD Başkanı Donald Trump için sadece bir mazeret olduğunu Amerika’nın Türkiye’ye saldırmak için başka bir mazeret bulacağını” savundu.

Merzuki, Arap halklarının Türkiye tecrübesine her zaman olumlu bir şekilde baktığını ve bundan ilham aldığını ifade ederek, bazı Arap rejimlerinin ise Türkiye’ye düşmanca tavrının arkasında bu gerçeğin yattığı değerlendirmesinde bulundu.

“Washington, tebaa ve uydu istiyor”
Ankara ile Washington arasında son dönemde yaşanan gerginliğe değinen Merzuki, “Türkiye’nin duruşu bağımsız bir devletin duruşu ve bu gerilimi yükseltiyor. ABD yönetimi, bölgede müttefik ya da dost değil bilakis kendisine tebaa ve uydu arıyor. Bu da Türkiye’de yok.” diye konuştu.

Merzuki, Türkiye-ABD arasındaki gerginliğin arkasında, Batı’nın Arap ve İslam dünyasında “bilim, teknoloji ve ilerlemeyi” engelleme çabasının da yer aldığı değerlendirmesini yaptı.

Çok kutuplu bir dünya düzenine geçiş
Merzuki, krizin uluslararası boyutuna da değinerek, ABD’nin Türkiye’yi değişen yeni dünya düzeninde tehdit olarak gördüğü için erken önlem almaya çalıştığını vurguladı.

Eski Tunus Cumhurbaşkanı Merzuki, sözlerini şöyle tamamladı:

“Tarih boyunca birçok medeniyet dünyaya hakim olmuştur. Roma, Pers, Arap, Osmanlı ve İngiliz imparatorlukları bunlardan bazıları. Bunların hepsinin vakti bir gün doldu. Bugün de Batı’nın dünya hegemonyasının sonlandığı ve çok kutuplu bir dünya düzenine geçişine tanıklık ediyoruz. Gözümüzün önünde yeni bir dünya şekilleniyor bunda da baş aktör, Arap ve İslam dünyası değil, Çin ve yarın Hindistan. Bu yeni dünyada Arap ve İslam dünyası boşluklardan faydalanarak büyüme fırsatı elde edecek. Buna da Türkiye öncülük ediyor. Bugün yaşananlar, bu öncüyü durdurarak eninde sonunda gerçekleşecek bu değişimi engelleme çabasıdır.”