ABD’de teknoloji devleriyle “sansür” işbirliği

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

ABD hükümeti, feshedilen Dezenformasyon Yönetim Kurulu’na yönelik bu yıl medyanın çok fazla olumsuz haberlerine rağmen, sosyal medya platformlarıyla gizli anlaşmaları hızlandırıyor

Daha önce Daily Signal’de yayımlanan Heritage Foundation’ın konuya ilişkin değerlendirmeleri, ABD hükümetinin “dezenformasyonla mücadele” başlığı altında sürdürdüğü faaliyetlerin “sansür” içerdiğine dikkati çekiyor.

İLGİLİ İÇERİK ABD’de internete sansür mü geliyor? AMERİKA

Makalede şu değerlendirmelere yer verildi:

“İç Güvenlik Bakanlığı ile Twitter ve Facebook gibi şirketler arasındaki bu işbirliği, Amerikalıların konuşmalarını denetlemek için yasal bir argüman gerektiriyor.

Cadılar Bayramı’nda, Intercept’teki ilgili bir raporda, bu dezenformasyon çabalarının kapsamının ve kapasitesinin ne kadar korkutucu olduğunu ayrıntılı olarak açıklandı. Sızan DHS belgelerine atıfta bulunan makalede şu saptamalarda bulunuldu:

‘DHS’nin, Bakanlığın önümüzdeki yıllardaki stratejisini ve önceliklerini özetleyen raporu olan Dört Yıllık Ulusal Güvenlik İncelemesi’nin taslak kopyasına göre, bakanlık, ‘COVID’in kökenleri’ de dahil olmak üzere çok çeşitli konularda ‘yanlış bilgileri’ hedeflemeyi planlıyor. Pandemi ve COVID-19 aşılarının etkinliği, ırksal adalet, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi ve ABD’nin Ukrayna’ya desteği hakkındaki haberler mercek altına alınacak.’

Raporda, ‘ABD Kongresi’nin, George W. Bush yönetimi sırasında, 11 Eylül terör saldırılarının ardından, Amerikalıların özgür konuşmasını izlemek için değil, ülkeyi korumak için İç Güvenlik Bakanlığı’nı kurduğu’ kaydedildi.

Intercept’in, İç Güvenlik Bakanlığı’nın, sansürü teknoloji platformlarıyla koordine etmeye yönelik resmi çabası hakkındaki ifşaatları göz önüne alındığında, departmanın bunun yerine Amerikalıların kendisinden gelen tehditlerle ilgili olduğu açık. Departman artık resmi bir Dezenformasyon Yönetim Kurulu’na sahip olmasa da, Başkan Joe Biden ve İç Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas, konuşmaların siyasi olarak bastırılmasını sağlamak için gayri resmi çalışma gruplarına ve özel şirketlere güveniyor.

Devlet kurumları (özellikle İç Güvenlik Bakanlığı, Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenlik Ajansı ve FBI aracılığıyla) 2000’lerin başlarına kadar uzanan bir süredir doğru ve yanlış olanın hakemliğini yapmakla meşgul.

Ancak günümüzün sansürü ve propagandası daha önce hiç yaşamadığımız bir oranda büyüyor. Big Tech, hükümee çabalarında tehlikeli derecede etkili olacak araçları sağlıyor.

The Intercept’in raporunda sızdırılan DHS belgelerine göre, Facebook ve Twitter gibi üçüncü taraf kuruluşlar, ‘hükümet propagandası görünümünden kaçınmak için’ halka bilgi aktaran ‘temizleme odaları’na istekli.

Hem Facebook hem de Twitter, devlet kurumlarının resmi kurumsal eylemler için sansür direktifleri sunduğu ve belki de hala göndermeye devam ettiği çevrimiçi portallar oluşturdu. Bu ilişkiler, belirli bir hakikat tanımını teşvik etmek ve Biden yönetiminin gücünü pekiştirmek için koordineli bir kampanyayı yansıtıyor ve Big Tech’in katılımı, tarafsız platformlar sunma iddiasını baltalıyor.

Devlet kurumları, özel sosyal medya platformlarına dezenformasyon tehdidi raporlarının gönderilmesinin, bu şirketlere hareket etme veya etmeme özgürlüğü verdiğini iddia ediyor. Kanıtlar aksini gösteriyor: Sansürle ilgili açık beklentilerin yanı sıra, bu kamu ve özel kuruluşlar arasındaki çalışma ilişkilerine dair yerleşik bir kalıp var.

Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, ağustosta, şirketinin 2020 başkanlık seçimlerinden hemen önce FBI’ın talebi üzerine Hunter Biden’ın dizüstü bilgisayarıyla ilgili hikayeleri sansürlediğini açıkladı. Şimdi, The Intercept’in raporu nedeniyle, Microsoft yöneticileri ve hükümet yetkilileri arasında, tarafsız olduğu iddia edilen internet şirketlerinin, Biden yönetimini desteklemeyen bilgileri ortadan kaldırmak için hükümetin kirli işlerini yapmaya fazlasıyla istekli olduklarını ortaya koyan metin mesajları dikkat çekti.

Daha önce Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı’nda çalışan Microsoft temsilcisi Matthew Masterson, bu ajansın başkanına şubat ayındaki bir metinde ‘platformların hükümetle rahat etmesi gerektiğini’ söyledi.

Biden tarafından Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı Başkanlığına atanan Jen Easterly, bu yaklaşımından muhtemelen memnun oldu. Easterly’nin Masterson’a yazdığı önceki metin, ‘Fed’in yanlış eğilimleri daha iyi anlamak için platformlarla birlikte çalışabileceği bir yere götürmeye çalıştığını, böylece ilgili kurumların yararlı olduğunu öne sürebileceği/debunk yapabileceğini’ belirtti.

Bir büyük teknoloji şirketi ile bir hükümet yetkilisi arasındaki bu gizli anlaşma, oligarşik bir azınlığın kamuya açık bilgileri ne ölçüde kontrol ettiğini ortaya koyuyor. Tehlikeli bir emsal oluşturuldu ve halkın seçilmiş temsilcileri tarafından hızla tersine çevrilmesi gerekiyor.

Intercept’in raporu, İletişim Ahlakı Yasası’nın 230. Bölümü nedeniyle internet platformlarının sahip olduğu sorumluluk korumaları hakkında gelecekteki yasa koyucuları bilgilendirmelidir. Bölüm 230, teknoloji yöneticilerine geniş bir ‘yanlış bilgi’ fırçasıyla sansürü boyama özgürlüğü veriyor.

Cumhuriyetçi Wisconsin Senatörü Ron Johnson da dahil olmak üzere bazı milletvekilleri, sosyal medyanın ayrımcı sansürünü dikkatle incelemiş olsa da, tüm milletvekilleri, teknoloji şirketlerini siyasi sansür örneklerinden sorumlu kılmak için harekete geçmelidir.

Kongre, Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı, diğer kurumlar ve teknoloji şirketlerinin, onlarla olan etkileşimlerini önemli ölçüde denetlemeli ve aynı zamanda sahte yanlış bilgi kayırmacılığını ortadan kaldırmalıdır.

Bu dezenformasyon işi ortadan kaldırıldığında, yasa koyucular, içerik denetimi için kullanılabilecek herhangi bir otoriteyi dizginlemek ve ABD’nin güvenliğini sağlamak için, açık misyondan sapmayı önlemek adına Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı Yasası’nı ve onu oluşturan yasayı yeniden incelemelidir.”