Bir başarı hikayesinin en tatlı kısmı geçtiğimiz hafta taçlandırıldı. Kim tarafından mı? Türk futbol tarihine ismini altın harflerle yazdıran 36 yaşındaki futbolcumuz Burak Yılmaz. Tüm spor severlerin bildiği üzere geçtiğimiz günlerde Kuzey Fransa takımı Lille, Ligue 1’de şampiyonluğa ulaştı. Lille, PSG’nin şampiyonluk ambargosuna son vererek 10 yıl aradan sonra şampiyonluk ipi göğüslemeyi başardı.
Hatırlayanları vardır; bir zamanlar Lille’de, 2011’de şampiyon olduğunda kadrosunda bir dönemler Fenerbahçe’de forma giyen Adil Rami ve Moussa Sow ile Galatasaray’da oynayan Chedjou da yer alıyordu. Ayrıca farklı kariyer dönemlerinde olsalar da dünya futbolunda yakından tanınan Eden Hazard, Joe Cole ve Gervinho gibi yıldızlar da Lille’de mücadele ediyordu.
2017 yılı Lille için tam bir kabustu. Sadece 1 puan farkla kümede kalmayı başarmışlardı. Takım daha sonra 3 yıl boyunca üst üste ligde üst sıralarda yer aldı. Takımda yapılan teknik ve oyuncu kadrosundaki değişiklikler meyvesini vermeye başlamıştı.
MİLLİ GURURUMUZUN YOLU LİLLE’DE KESİŞTİ
Lille, ülkemizden ilk önce 2018 yılında İstanbulspor’dan 2.5 milyon bonservis bedeliyle milli oyuncumuz Zeki Çelik’i transfer etti. 2019’da ise büyük bir transfer bütçesiyle yani tam 17.5 milyon euroya Trabzonspor’dan Yusuf Yazıcı’yı kadrosuna kattı. Yusuf Yazıcı takıma hızlı bir şekilde adapte oldu ve çok iyi 2 sezon geçirdi. Lille daha sonra 2020’nin ağustos ayında Beşiktaş’tan Burak Yılmaz’ı bedelsiz olarak kadrosuna kattı. Böylece 3 milli oyuncumuzun yolu Lille kesişiverdi.
Fransa’da PSG’nin şampiyonluk ambargosuna, takımın ana iskeleti olan bu 3 milli futbolcumuz son verdi. Kesinlikle abartmıyoruz, 3 sporcumuz da bu şampiyonlukta büyük aktörlerdi. Öyle zaman oldu ki, Burak Yılmaz ve Yusuf Yazıcı çok kritik maçlara imza attılar. Defansın sağındaki milli sporcumuz Zeki Çelik, istikrarlı bir şekilde sakatlanmadan iyi bir sezon geçirdi. Sezonla alakalı sporcularımızın bilgilerini de anlatacağım. Ama anlatmak istediğim daha başka.
35 YAŞINDAKİ TECRÜBENİN, HIRSI VE HİKAYESİ
Burak Yılmaz 35 yaşında Lille’e transfer olunca başarılı olamayacağı yazıldı, çizildi. Tabiki yıldız futbolcunun yaşının ilerlemesi futbolseverlerin bu düşüncelerini körüklüyordu. Ama futbolda önemli olan aslında yaş değil, ruhtur. İçindeki tutku, hırs, çalışmak ve en önemlisi ise istemektir.
Burak Yılmaz, yaşına aldırmadan neredeyse her gün idmanlarda en çok çalışan isimlerin arasında oldu. Ortaya koyduğu performans da içindeki isteği ve kazanma arzusunu dışarı vuruyordu. Burak Yılmaz, tüm gençlere futbolda azim ve tutkunun ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Zaman zaman oyundan alındıktan sonra gösterdiği sert tepkiler sosyal medyada viral olsa da teknik direktör Galtier, bu davranışların Burak Yılmaz’ın sahip olduğu büyük tutkuyu gösterdiğini ve genç futbolcuları ateşlediğini belirterek tecrübeli yıldızına sahip çıktı.
BURAK YILMAZ FORVETTE TAM BİR LİDER KONUMUNA GELDİ
Tecrübeli futbolcu, yeteneklerinin üzerine bir yenisini eklemeyi de başardı. Burak Yılmaz, savunma arkasına koşu ve ayak içiyle yaptığı temiz gol vuruşlarıyla Fransa’da tanındı. Yeteneklerine yeni bir güç daha ekledi. Neydi bu? Özellikle ikinci gelişinde, Beşiktaş’ta ve milli maçlarda daha farklı bir oyun oynayabilen, savunmayı sırtına alıp hücum hattında topu dağıtabilen komple bir hücum liderine dönüştü.
Milli futbolcunun saha içindeki hırsı ve becerisinin yanı sıra takım arkadaşlarına verdiği en büyük tecrübe ise takım ruhu konusunda oldu. Takım arkadaşlarıyla saha içinde sürekli iletişimde olması, zaman zaman çalışarak, bazen de konuşarak daha önce üst düzey rekabetin baskısını yaşamamış genç ve yetenekli kadroyu bir arada tutmayı başarmasıydı.
Lille’in sezon başında ciddi bir bonservis bedeli ödeyerek büyük umutlarla kadrosuna kattığı Jonathan David, sezonun ilk 10 maçında gol atamayınca eleştirilerin hedefi olmuştu. Ancak genç yıldız adayının şansı, takımda Burak Yılmaz gibi bir paratonerin olmasaydı. Zira Burak kariyeri boyunca her türlü eleştiriye göğüs germek zorunda kalmış, sonunda yine vazgeçilemeyecek olduğunu defalarca ispatlamıştı.
DAVİD: “HER GEÇEN GÜN BURAK’TAN BİR ŞEYLER ÖĞRENİYORUM”
Eleştirilerin hedefi olan Jonathan David, 10 maç gol atmayı başaramamıştı. Eleştirilerin de hedefi olmuştu. Ama David’in şansı Burak Yılmaz’dı sonraki haftalarda anlayacaktı bu şansı.
Hep David’i savundu ve göğüs gerdi genç golcüye. Burak, bir yandan da forma rekabetinde olduğu takım arkadaşını; “Bir gol atmaya ihtiyacı var, gerisi gelecek. Bu durum her forvetin başına gelebilir. Çok çalışıyor ve takım için savaşıyor. İyi ya da kötü olsun gole ihtiyacı var” sözleriyle herkese karşı savunurken kasım ortasında ilk golünü atan David de çıkışa geçerek şampiyonluk yolunda takımına önemli bir katkı sağlamıştı. David de Burak Yılmaz için “Her geçen gün ondan daha fazla şey öğreniyorum” diyerek tecrübeli oyuncunun çıkışındaki payını da teslim ediyordu.
BAMBA: “O BİR PATRON”
Önümüzdeki yıllarda Avrupa’ya damga vurması beklenen birçok genç futbolcunun formasını giydiği Lille’de Burak Yılmaz’ın destek olduğu tek isim Kanadalı David değildi. Jonathan Bamba, Telefoot’a verdiği röportajda, “Onunla birlikte oynamak çok büyük bir zevk. Verdiği harika pasları, attığı golleri ve savaşçı ruhunu her hafta görüyoruz. O bir patron” sözleriyle milli yıldızın önemini açıkça vurguluyordu.
BURAK YILMAZ AVRUPA’DA EN ÇOK GOL ATAN TÜRK FUTBOLCU OLDU
Sezon boyunca attığı 16 golle Ligue 1 tarihinde bir sezonda en çok gol atan futbolcu olan Burak Yılmaz, aynı zamanda 2007-08 sezonundan bu yana Avrupa’nın beş büyük liginde bir sezonda en çok gol atan Türk futbolcu olmayı da başardı.
Türkiye’de uzun bir süre boyunca her sezon düzinelerce gol atan ancak yine de her maç kendisini bir kez daha ispat etmesi gereken Burak, 35 yaşında gittiği Fransa’nın kuzey şehrinde kendisini çok kolay kanıtladı ve kabullendirdi.
3 TÜRK’ÜN MÜTHİŞ BAŞARI HİKAYESİ
Futbol tarihine öyle bir imza atıldı ki unutmak imkansız. Üç milli futbolcumuz Fransa’da göğsümüzü kabarttı. Genç yeteneklere altyapıdaki sporcularımıza tam bir derslik hikaye çıkarttılar. Bizler için unutulmaz bir anı bıraktılar. Bizim açımızdan da bu masalsı başarı 3 kişilikti. Ama asıl filmin başrol oyuncusu ve kaptanı o fırtınalı denizde gemisini limana yanaştıran o müthiş Türk ve yetenek ise Burak Yılmaz’dı. Artık sadece bizim değil; Fransa’da bir takımın ve bir şehrin tarihine altın harflerle yazıldı Burak Yılmaz. Uzaklarda olsa bile bu kıymetli kardeşimize saygı duymaya devam edeceğiz futbolseverler olarak. Belki de şampiyonluklardan daha da önemlisi bu bence…
Gençlerimiz senin başarı hikayelerin ile hayal kuracak ve rüyalara dalacaklar. Başarının en büyük sırrı ise hayal kurmaktır.
Yolun açık olsun…
Tamer ARSLAN
İmsak Vakti 04:20
News
Köşe Yazıları
