İç savaş, sistematik tecavüzleri ‘sıradan’ hale getiriyor

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Güney Sudan’daki BM İnsan Hakları Komisyonu, ülkede yaşanan çatışma ortamında, kadınlara ve çocuklara yönelik yaygın cinsel şiddetin, sistematik cezasızlıktan beslendiğini açıkladı

Birleşmiş Milletler Komisyonu’nun birkaç yıl boyunca mağdurlar ve tanıklarla yapılan görüşmelere dayanan yeni raporu, ülke çapındaki tüm silahlı gruplar tarafından işlenen yaygın tecavüz ile “kadınlar ve çocuklar için cehennem gibi bir varoluşu” tanımlıyor.

BM Komisyonu’na göre cinsel şiddet, çatışmalara katılan erkekler için bir ödül ve hak olarak görülüyor. Rapora göre amaç, sürekli yerinden edilmeleri de dahil olmak üzere, toplulukların dokusuna maksimum düzeyde zarar vermek.

Komisyon, tecavüzün sıklıkla, “hükümetin ve askeri liderlerin ya bu eylemleri engelleyememeleri ya da suçluları cezalandırmamaları nedeniyle sorumlu oldukları askeri taktiklerin bir parçası” olarak kullanıldığını ileri sürdü.

BM Komisyonu Başkanı Yasmin Sooka, “Kadın bedenlerinin sistematik olarak bu ölçekte savaş ganimeti olarak kullanılması çirkin ve tamamen kabul edilemez” dedi.

Yetkililer tarafından acil ve kanıtlanabilir eylem çağrısında bulunan Sooka, “Güney Sudanlı erkekler, kadın bedenini sahip olunacak, kontrol edilecek ve sömürülecek bir ‘bölge’ olarak görmekten vazgeçmeli” ifadesini kullandı.

Sopa ile tecavüz

Cinsel şiddetten kurtulanlar, birden fazla erkek tarafından kendilerine karşı işlenen “şaşırtıcı derecede vahşi ve uzun süreli toplu tecavüzleri” ayrıntılı olarak anlattı.

Altı erkek tarafından tecavüze uğrayan bir kadın, her yaştan kadının defalarca tecavüze uğradığını, diğer kadınların da etraflarında tecavüze uğradığını söyleyerek, “Saldırganlar beni, tecavüzün ‘iyi’ olduğunu söylemeye zorlandı. Eğer dediklerini yapmazsam tekrar tecavüz etmekle tehdit ettiler” dedi.

BM Komisyonu, ortaya çıkan travmaların “toplumsal dokunun tamamen yok edilmesini yol açtığına” vurgu yaptı.

Komisyon üyesi Andrew Clapham, “Bu korkunç raporun ayrıntılarını okuyan herkes, hayatta kalanlar için yaşamın nasıl olduğunu hayal etmeye başlayabilir. Bunlar ne yazık ki buzdağının sadece görünen kısmı.  Hükümetlerin içindeki ve dışındaki herkes, daha fazla cinsel şiddet eylemini önlemek ve hayatta kalanlara yeterli bakımı sağlamak için ne yapabileceklerini düşünmelidir” şeklinde konuştu.

Bir kadın, arkadaşının ormanda bir adam tarafından tecavüze uğradığını ve daha sonra ‘eğlenmeye’ devam etmek istediğini ve kan kaybından ölene kadar sopayla tecavüz ettiğini söyledi. Genç kızlar, kanlar içinde tecavüzcüleri tarafından ölüme terk edildiklerini anlattılar.

Aileleri terkediyor

Hastane kayıtları, hayatta kalan birçok kişinin yaşamları boyunca birçok kez tecavüze uğradığını ortaya koyuyor.

Rapor, ayrıca tecavüz sonucu sıklıkla çocuk doğuran kadınlara da yer veriyor ve birçok vakada hayatta kalanların HIV enfeksiyonu da dahil olmak üzere, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara yakalandıklarına dikkat çekiyor.

Tecavüz ve hamilelik sonrasında kadınlar genellikle kocaları ve aileleri tarafından terk ediliyor.

Kaçırılan eşlerini ve kızlarını arayan kocalar, çoğu zaman rakip etnik gruplardan erkekler tarafından kaçırıldıklarını ve birden fazla çocuk sahibi olmaya zorlandıklarını öğreniyor.

Rastgele değil, sistematik

Komisyon, bu saldırıların rastgele olaylar olmadığını, genellikle silahlı grupların kadınları ve kızları avladığını, köylere yönelik saldırılar sırasında tecavüzlerin sistematik ve yaygın olduğunu bildirdi.

Rapora göre, siyasi elitlerin güvenlik reformu ile başa çıkmakta ve her taraftaki silahlı kuvvetlerin çok temel ihtiyaçlarını karşılamakta başarısız olmasının, Güney Sudanlı kadınların para birimi olarak görüldüğü müsamahakar bir ortama katkıda bulunuyor.

Tecavüz ve cinsel şiddet için neredeyse evrensel bir cezasızlıkla, failler hesap vermekten neredeyse muaf kalıyor.

Güney Sudan Hükümeti’ne ciddi suçlar için cezasızlığı sona erdirme çağrısında bulunan Komisyon, Hükümet’in, özel bir mahkeme kurmak ve askeri yargı işlemlerini yürütmek de dahil olmak üzere, çatışmalarda cinsel şiddeti ele alma konusundaki son girişimlerini kaydetti.

Komisyon, bu tür önlemi memnuniyetle karşılarken, “suçların ölçeği ve kapsamı göz önüne alındığında ne yazık ki yetersiz kalıyor” dedi.

Komisyon üyesi Barney Afako, “Bakanlar ve valiler de dahil olmak üzere, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete karışan üst düzey yetkililerin derhal görevden alınmaması ve sorumlu tutulmaması skandaldır. Çatışmalarda ve diğer bağlamlarda bu yaygın şiddeti ele almak için, komuta ve diğer yetkili konumlardaki kişiler, cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı derhal ve alenen bir ‘sıfır tolerans’ politikası benimsemelidir” ifadelerini kullandı.

Anne ölümleri

İç savaşa bağlı cinsel şiddetin tam etkisini kavramak için, tahakküm ve cinsiyet ayrımcılığına dayalı ataerkil sistemler altında cinsel şiddetin meydana geldiği sosyal ve kültürel bağlamı da anlamak gerekiyor.

Güney Sudanlı kadınların yarısı 18 yaşına gelmeden evlendiriliyor ve ülke dünyadaki en yüksek anne ölüm oranına sahip.

Cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, çatışma dışında da yaygın ve toplumun tüm kesimlerinden kadınları ve genç kızları etkiliyor.

Komisyon, Güney Sudan’daki yetkilileri, cezasızlık ve çatışma ve güvensizliğin nedenlerini ele alarak kadınlara ve kız çocuklarına yönelik cinsel şiddeti durdurmak için gerekli adımları atmaya çağırdı.

Güney Sudan’daki BM İnsan Hakları Komisyonu, BM İnsan Hakları Konseyi tarafından yetkilendirilerek Mart 2016’da bağımsız bir organ olarak kuruldu.

Komisyon, Güney Sudan’daki insan haklarının durumunu araştırmak, suç teşkil eden ihlal ve suistimalleri açıklığa kavuşturmak da dahil olmak üzere, insan hakları ihlallerini belirlemek ve raporlamakla görevli.