Beşiktaş escort Etiler escort Nişantaşı escort
Sancaktepe escort Zeytinburnu escort Antalya escort Ankara escort Avrupa yakası escort Denizli escort Kocaeli escort Merter escort Nişantaşo escort Levent escort Çapa escort Etiler escort Mecidiyeköy escort Taksim escort Beşiktaş escort Bakırköy escort Bahçeşehir escort Esenyurt escort Avcılar escort Avrupa yakası escort bayan Beykoz escort Üsküdar escort Göztepe escort Erenköy escort Suadiye escort Kurtköy escort Tuzla escort Bostancı escort Ümraniye escort Pendik escort Kadıköy escort Kartal escort Ataşehir escort Anadolu yakası escort Bodrum escort Konya escort Muğla escort Malatya escort Gaziantep escort Eskişehir escort Ankara escort İstanbul escort Kayseri escort Adana escort Şirinevler escort Halkalı escort Marmaris escort Fethiye escort Sarıyer escort Maltepe escort Fatih escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Başakşehir escort Ataköy escort Alanya escort Samsun escort Muğla escort İzmir escort Diyarbakır escort Bursa escort Antalya escort İstanbul escort Göztepe escort Gaziantep escort Adana escort Adana escort Anadolu yakası escort Ankara escort İstanbul escort Ataşehir escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bağcılar escort Bahçeşehir escort Bahçeşehir escort Beşiktaş escort Beykoz escort Bodrum escort Bostancı escort Bursa escort Eskişehir escort Gaziosmanpaşa escort Kadıköy escort Kartal escort Kocaeli escort Konya escort Konya escort Konya escort bayan Malatya escort Pendik escort Şirinevler escort Taksim escort Ümraniye escort Adana escort Antalya escort Bursa escort İzmir escort Bodrum escort Eskişehir escort Konya escort İzmir escort Beylikdüzü escort Kayseri escort İzmir escort Pendik escort Eskişehir escort İstanbul escort escort Fatih escort Antalya escort escort bayan Samsun escort İstanbul escort Bursa escort Antalya escort bayan Antalya bayan escort Antalya escortlar Adana escort Bursa escort İzmir escort Diyarbakır escort Maltepe escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Şirinevler escort Ataköy escort Halkalı escort İstanbul escort Şişli escort Kayseri escort Antalya escort Mersin escort Mersin escort Mersin escort Şişli escort Mersin escort Kayseri escort
14 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
34,3374
36,3734
2.837,92
“Ben gerçeğin peşindeyim, kimin söylediği önemli değil.
Ben adaletin peşindeyim, kim için veya kime karşı olduğu önemli değil.” (Malcolm X)
İslam peygamberi Hz Muhammed’in (as), “Keşke Nuşirevan da benim ümmetimden olsaydı, ben bu adil hükümdar zamanında doğmuşum” diyerek övdüğü ve ona yetişememiş olduğu için üzüldüğü adaletiyle asırlara nam salan Sasani’nin Meşhur kralı Nuşirevan-ı Adili bilmem hiç duydunuz mu?
Peygamberin bile onu görmediği için üzüntü duyduğu ve övüp durduğu bu Nuşirevan kim ola diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Hz. Ömer’in ruhunda adaletin temelini atan, ona lisanı haliyle adaletli olmanın hikmetini anlatan adamdır Nuşirvan!
Kendisinden sonra gelen tüm insanlığa adaleti, harf harf, hece hece haykıran büyük bir insan-ı Adildir, Nuşirevan!
Adaletin gücünü kendi gücünün üstünde tutan, kimseye baş eğmediği halde adalet karşısında her an başı eğik olan eşsiz bir hükümdardır, Nuşirvan!
Evet, şimdi gelin bugün adaletsizliğin karanlığında kıvranan çağımız dünyasına inat adaletiyle her yere ışık saçan ve herkese örnek olan Nuşirevan’ın hayatıyla yazdığı adalet destanını hep beraber okuyalım ve adaletsizliğimizin yüzüne tükürmek için ondan hikmetli dersler alalım.
Hz. Ömer’in halifeliği zamanında Şam valisi olan Sad b. Ebi Vakkas, şehirde büyük bir cami yapmak ister. Bu nedenle de caminin yapılacağı yerde bulunan arsaları kamulaştırma kararı alır. Herkes arsasının bedelini alarak arsasını camiye devreder. Ne var ki Şam’da yaşayan bir Yahudi, cami yapılmak istenen yerde bulunan arsasını satmak istemez. Vali, ne kadar yüksek bir ücret teklif etse de Yahudi vatandaş arsasının kamulaştırılmasına bir türlü rıza göstermez. Duruma daha fazla sabredemeyen vali, arsa sahibi Yahudi’ye arsanın bedelini fazlasıyla verip onun rızası olmadan arsaya el koyar.
Arsası, zorla elinden alınan Yahudi, komşusu olan bir Müslüman’a gider. Sızlana sızlana derdini anlatır. “Vali, rızam olmadan arsama el koydu bana zulmetti. Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum bana bir yol göster.” der.
Müslüman komşusu da ona;
“Medine’ye git. Orada halife Hz. Ömer vardır. Derdini anlat. Ömer, son derece adildir, elbette seni dinler,” der.
Şamlı Yahudi Medine’nin yolunu tutar. Yorucu bir yolculuktan sonra Medine’ye ulaşır. Halifeyi sorar. Vatandaşlar onun bir hurma ağacının gölgesinde dinlenen halifeyi gösterirler. İşte halife bu zattır, derler.
Hz Ömer’in yanında ne bir koruma ne bir muhafız ne de bir güvenlik duvarı vardır. “Nasıl olur da koca halife bir hurma ağacının altında tek başına oturur?” diye söylenir kendi kendine ve şaşırır kalır öylece.
Ruhunu saran o şaşkınlıkla gider Hz. Ömer’in yanına. Selam verip oturur yamacına. Sonra olan biten her şeyi bir bir anlatır ona. Hz. Ömer adamı dikkatlice dinler. Derken önünde bulunan bir kemik parçasının üzerine bir şeyler yazıp uzatır karşısında duran Yahudi adama:
“Al bunu Şam valisine ver. Arsanı ondan geri alabilirsin.” der.
Yahudi, denileni yapar ve yazıyı alıp ayrılır oradan. Halifenin kendisine verdiği kemiğin üzerinde ne yazdığını merak eder ve yazılanı okumaya başlar. Kemiğin üzerinde aynen şöyle yazar:
“Bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim!”
Adam, bu kısa ve net cümleye bir türlü bir anlam veremez. Şaşkınlığı daha da artar. Yolda giderken de:
“Şam’daki idarecilerin giyim, kuşam ve oturdukları yerdeki ihtişam ve debdebe nerde; Medine’deki halifede bulunan tevazu nerde? Şam’dakiler şu mütevazı halifeyi ciddiye alırlar mı ki? Hiç sanmıyorum.” diye düşünür kendi kendine.
Sonunda Şam’a varır. Doğrusu valiye gitmeyi hiç ama hiç istemez. Zira sonuç alamayacağı kanaatindedir. En sonunda “Mademki yorulup da oralara kadar gittim, bari halifenin şu yazdığı cümleyi valiye vereyim,” der. Valinin huzuruna çıkar çıkmaz Hz. Ömer’in kendisine verdiği kemik parçasını uzatır valiye. “Medine’deki halifenin size mesajıdır,” der.
Vali, kendisine uzatılan kemiğin üzerinde yazılanları okuyunca, aniden beti benzi atar sapsarı kesilir, uzun müddet başını yerden kaldıramaz. Derken endişe içinde, başını yerden kaldırıp Yahudi adama dönerek:
“Arsanız size geri verilmiştir.” der.
Bunun karşısında Yahudi adam, hayretler içinde kalır. Çünkü bir tek cümlenin koca valiyi bu denli sarsacağını hiç tahmin edememiştir.
Merak ve dehşet içinde valiye dönerek sorar:
“Lütfen, bana bu cümlenin neden sizi bu kadar dehşete düşürdüğünü anlatır mısınız? Burada yazılanlara anlam verememiştim şimdi sizin bu halinizi görünce hayretim ve merakım iyiden iyiye daha da arttı. Bu cümlenin hikmeti nedir acaba?” der.
Bunun üzerine Şam valisi Sad Bin Ebi Vakkas, “Bak” der adama ve devam eder:
“Sana bu cümlenin hikâyesini anlatayım. O zaman benim neden bu denli ürperdiğimi anlarsın.
İslam gelmezden evvel ben ve bugün halife olan Hz. Ömer İran taraflarına ticaret için gittik. Yanımıza 200 deve almıştık. İran’a vardık. Orada cirit oynayan gençleri seyrederken, birileri zorla elimizdeki develere el koydu. Çok kalabalık bir çete grubuydu, hiçbir şey yapamadık. Zaten baş edemezdik. Elimizde para da kalmamıştı. Çaresiz ve üzgün bir şekilde, geceleyeceğimiz eski bir han bulduk. Hanın sahibine sıkıntımızı anlatınca bize yardım etti ve “Gidip krala durumunuzu anlatsanıza, bizim kralımız adil bir adamdır, mutlaka size yardım eder.” dedi.
Biz de sabah olur olmaz kralın huzuruna çıkıp durumu anlatmaya karar verdik. Gece ikimizi de uyku tutmadı, yatamadık. “Acaba dikkate alınır mıydık, kral bize gerçekten çözüm olabilir miydi?” gibi sorular kafamızı kemirip durdu.
En nihayetinde sabah olunca kralın huzuruna çıktık. Şikâyetimizi, bir mütercim krala tercüme etti. Kral Nuşirevan, tercümanı dikkatle dinledikten sonra her birimize birer kese altın verdi ve olayı inceleteceğini söyleyip memleketimize geri dönmemizi istedi. Bunun üzerine tekrardan Han’a döndük. Doğrusu böylesi bir sonuca gönlümüz hiç ama hiç razı olmamıştı. Hancı olan biteni öğrenince bir hayli üzüldü ve “Bu işte bir hata var! Gelin beraber gidelim, ben size tercümanlık ederim.” dedi.
Son bir umut kabul ettik ve hancıyla birlikte tekrardan kralın huzuruna çıktık. Hancı durumu Kral Nuşirevan’a anlattı. Develerimize el koyan kişilerin kıyafetlerini, halini, olayın geçtiği yeri tüm detaylarıyla tek tek anlattı. Hancı konuşmasını bitirdiğinde Kral Nuşirevan’ın yüzü sapsarı kesildi.
Bir gün önceki mütercimi çağırttı. Ona bazı sorular sordu. Sonra ayağa kalkıp her birimize ikişer kese altın verdi ve bize dönerek:
“Akşama kadar develeriniz gelecek, develeri alın ve sabahleyin burayı terk edin dedi. Ama giderken biriniz doğu kapısından, diğeriniz de batı kapısından çıkın.” talimatını verdi. Kralın dediklerine anlam verememiş bir halde huzurundan çıktık.
Akşam olunca 200 devemiz kapıya geldi. Durumu anlamak için hancıya sorduk. “Neler oluyor?” dedik.
Hancı:
“Sizin develerinize el koyan kişi Nuşirevan’ın büyük oğlu ile veziridir. Bunlar bir çete kurmuşlar. Garibanların mallarına el koyuyorlar. Siz ilk gittiğinizde, mütercim bunu anlamış. Ama sizin sözlerinizi Nuşirevan’a yanlış tercüme etmiş. Böylece kralın oğlunu ve veziri korumuş. Ben sizinle gidip durumun gerçeğini anlatınca Nuşirevan bu oyunu anladı. Ne var ki neden ayrı kapılardan gidin, dedi, ben de anlayamadım. Hele yarın olsun anlarız,” dedi.
Hz. Sad, anlatmaya devam etti:
“Ertesi gün ben doğu kapısından çıktım. Kapının çıkışında iki kişinin darağacına asılı olduğunu gördüm. Halk toplanmış seyrediyordu. Sordum kim bunlar ve suçları ne, diye. Dediler ki, bunlardan biri Nuşirevan’ın büyük oğlu diğeri de veziridir. Bunlar, buraya gelen iki Arap’ı soymuşlar. Ceza olarak Nuşirevan ikisini de asarak idam etmiştir.
Nuşirevan kendi öz oğlunu idam etmişti.
Hz. Ömer’in çıktığı kapıda ise bizim şikâyetlerimizi yanlış tercüme ederek, kralın oğlunu korumaya çalışan kişinin asılı olduğunu gördük.
İşte Hz. Ömer senin eline verdiği kemik parçasının üzerine “Bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim” sözüyle bana bunu hatırlatıyor.
Eğer halkına zulmedersen seni darağacına çekerim, diyor.
Senin gözyaşlarına bakmam, tıpkı Nuşirevan’ın öz oğlunun gözyaşına bakmadığı gibi.
Şimdi anladın mı neden benim benzim böyle sapsarı?”
***
Evet, bugün gücün hakta olmadığı, hakkın güçte olduğu, Nuşirevan’sız bir çağın karanlığındayız ve ne yazık ki haksızlığın kol gezdiği bu karanlık çağda, adı adaletsizlik olan cellatların elinde her gün bir başka masum başın vurulduğuna şahit olmaktayız.
Rüşvetle adam kayıranların, haksızlığı hak sayanların, torpile göz yumanların, kul hakkı demeden halkın hakkını çalanların, yetimin malına, masumun canına el uzatanların, zulmün tahtında baht arayanların bir Nuşirevan’ı olacaktır elbet!
Haksızlığın şeytanlarına veyl olsun!
Hakkın Nuşirevanlarına selam olsun!
Nuşirevan’sız kalmayın… Muhabbet, selamet ve en önemlisi de adaletle kalın…
İbrahim ALTUN
Kuralları değil bedenini dinle!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.