Riyad, ABD’den Yemen’deki Husilere karşılık verirken ‘itidalli’ olmasını istedi

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Yemen merkezli İran destekli Şii Husi milisler, Kızıldeniz’deki hayati önem taşıyan petrol nakliye hatlarında seyreden gemilere zaman zaman saldırılar düzenliyor ve İsrail’e insansız hava araçları ile füzeler fırlatıyor.

Suudi Arabistan yönetimine yakın iki kaynak, Riyad’ın ABD’den Yemen merkezli Şii Husi milislerin Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırılarına karşılık verirken itidalli davranmasını istediğini bildirdi.

İran destekli Husiler, 7 Ekim’de patlak veren İsrail-hamas savaşının ardından Orta Doğu’ya yayılma riski taşıyan çatışmaya dolaylı olarak müdahil oldu.

Husiler, hayati önem taşıyan Kızıldeniz’deki nakliye hatlarında seyreden gemilere zaman zaman saldırılar düzenliyor ve İsrail’e insansız hava araçları ile füzeler fırlatıyor.

Başkent Sana dahil Yemen’in önemli bir kısmının kontrolünü elinde bulunduran Husiler, saldırılarının Filistinlilere destek amaçlı olduğunu belirtiyor.

Keza Husiler İsrail’in, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırısını durdurana kadar kendi saldırılarına devam edecekleri tehdidinde bulunuyor.

Husiler, 7 Ekim’de çatışmaların başlamasından bu yana İsrail ve ABD hedeflerine saldıran İran destekli “Direniş Ekseni” olarak tanımlanan silahlı gruplardan biri olarak öne çıkıyor.

Husilerce atılan roketler ve insansız hava araçlarının İsrail istikametine doğru uçması, çatışmanın bölgesel çapta yayılması riskini arttırıyor.

Dünya petrolünün büyük kısmının geçtiği deniz yollarını tehdit ediyor ve Kızıldeniz kıyısındaki ülkeleri de endişelendiriyor.

Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı konumundaki Riyad, Husi füzelerinin kendi toprakları üzerinden ateşlenmesini de endişeyle takip ediyor.

Husilerin geçtiğimiz haftalarda deniz taşımacılığına yönelik saldırılarını artırması üzerine Suudi devlet yaklaşımına vakıf iki kaynak Riyad’ın, Washington’a verdiği itidal mesajının gerilimin daha da tırmanmasını önlemeyi amaçladığını dile getirdi.

Aynı kaynaklar, Riyad’ın şu ana kadar ABD’nin durumu ele alış biçiminden de memnun olduğunu aktardı.

Kaynaklardan biri “(Suudiler) Amerikalılara bu konuda ve Gazze çatışmasının neden durması gerektiği konusunda baskı yaptı” ifadesini kullandı.

Beyaz Saray konuya ilişkin yorum yapmadı.

Suudi Arabistan İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşı “barbarca” olarak nitelendiriyor ve çatışmaların durdurulması için ateşkes çağrısı yapıyor.

Keza Riyad, İran ve müttefikleriyle yıllar süren çatışmaların ardından bölgesel istikrarı güçlendirmeyi amaçlayan daha geniş kapsamlı bir politika izliyor.

Ülke ekonomisini büyütmeyi ve çeşitlendirmeyi amaçlayan Riyad yönetimi, bu yıl Tahran’la ilişkilerini normalleştirdi. Bir yandan da Yemen merkezli Husilerle yaklaşık dokuz yıldır devam eden savaştan çıkmaya çalışıyor.

Kaynaklar, Suudi Arabistan’ın Gazze savaşı devam ederken bile Yemen’deki barış sürecini ilerletmeye çalıştığını ve sürecin raydan çıkabileceği endişesini taşıdığını kaydediyor.

Yemen, Suudi ve Husi yetkililer arasındaki doğrudan barış görüşmeleri nedeniyle bir yılı aşkın bir süredir nispeten sakin bir dönem geçiriyor.

Husilerin gerçekleştirdiği saldırılar, Hamas, Lübnan merkezli Hizbullah ve Irak’ta konuşlu İran destekli milislerin de dahil olduğu Tahran’a bağlı silahlı kamptaki profilleri öne çıkardı.

Bu arada on binlerce savaşçısı, balistik füze ve silahlı insansız hava araçlarından oluşan devasa cephaneliği ile Husiler Arap Yarımadası’nda önemli bir askeri güç olarak ortaya çıkmış durumda.

İran’a yakın üst düzey kaynaklar, Husilerin saldırılarının, İsrail’in Gazze saldırısını durdurması için ABD’ye baskı yapma çabası kapsamında olduğunu ve Tahran’ın bu yaklaşımı Suudi Arabistan ve diğer bölge ülkeleriyle paylaştığını aktardı.

Tahran’da bulunan kaynaklardan biri, Husi temsilcilerinin kasım ayında Tahran’da yapılan bir toplantıda İranlı yetkililerle saldırıları görüştüklerini ve Tahran’ın da Gazze’deki savaşın sona erdirilmesine katkı sağlayacak eylemleri “kontrollü” şekilde gerçekleştirmeyi kabul ettiklerini ifade etti.

Bir başka kaynak ise Tahran’ın kendisini doğrudan içine çekme riski taşıyan “bölgede topyekûn bir savaş” istemediğini söyledi.

İran ise saldırılarla ilgisi olduğu iddialarını reddediyor. Keza İranlı yetkililer, Husi saldırılarına ilişkin yorum taleplerini de yanıtsız bıraktı.