Sonsuz kimyasalla tiroid kanserinde büyük risk

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Yeni bir çalışma, bazı “sonsuz kimyasal” türlerinin tiroid kanseri gelişme riskinin artmasıyla ilişkili olabileceğini ortaya koydu

The Anatolia Post / Yazarlar, bilim insanlarının daha önce PFAS olarak bilinen bu bileşiklere maruz kalmanın tiroid kanserindeki son artışlara potansiyel bir katkıda bulunduğunu tespit etmiş olmalarına rağmen, sınırlı araştırmanın insan popülasyonlarındaki ilişkiyi araştırdığını belirtti.

Mount Sinai Icahn Tıp Fakültesi’nde yardımcı doçent olan eş yazar Maaike van Gerwen yaptığı açıklamada, “Bu artışın nedeni olabilecek potansiyel çevresel faktörleri araştırmak istedik” dedi.

Bulgularını Salı günü The Lancet’s eBioMedicine’de yayınlayan araştırmacılar, tiroid kanseri teşhisi ile PFAS veya per- ve polifloroalkil maddelerin mevcut plazma seviyeleri arasındaki bağlantıları araştırmaya karar verdiler.

Vücutta ve çevrede kalıcı olma yetenekleriyle bilinen PFAS, tiroid hastalığı, testis kanseri ve böbrek kanseri de dahil olmak üzere çeşitli hastalıklarla zaten ilişkilendirilmişti.

BİNLERCE PFAS TÜRÜ VAR

Birçoğu yapışmaz tavalar, kozmetikler ve su geçirmez giysiler gibi ev ürünlerinde yaygın olarak bulunan binlerce PFAS türü vardır.

40 YILDA YÜZDE 3.6’LIK ARTIŞ

Çalışmaya göre, tiroid kanseri insidansı söz konusu olduğunda, ABD’deki vakalar 1974’ten 2013’e kadar yılda ortalama yüzde 3,6 artarken, dünya genelinde de benzer artışlar yaşandı.

Van Gerwen ve meslektaşları, Mount Sinai’de bulunan tıbbi kayıt bağlantılı bir biyobanka olan BioMe aracılığıyla plazma PFAS düzeylerine ulaşılabilen 88 tiroid kanseri hastasını belirledi.

Araştırmacılar bu bireyleri, eşleşen 88 kanser hastası olmayan kontrol grubuyla birlikte değerlendirmiş ve tüm katılımcıların kan örneklerinde sekiz tür PFAS seviyesini ölçtü.

RİSKİ YÜZDE 56 ARTIRIYOR

Araştırmacılar sonuçta en kötü şöhretli PFAS türlerinden biri olan PFOS’a maruz kalmanın tiroid kanseri teşhisi riskinde yüzde 56’lık bir artışa yol açtığını gözlemledi.

PFNA, PFOPA ve PFHxS dahil olmak üzere birkaç ek PFAS bileşiği ile benzer bağlantılar kurarken, 31 hastadan oluşan bir alt grubun takip analizi bu pozitif ilişkiyi doğruladı.

Yazarlar, “PFAS maruziyetini tiroid kanseri riskine bağlayan güçlü bir biyolojik makuliyet var” dedi.

Araştırmaya göre, PFAS’ın normal hücreleri kanser hücrelerine dönüştürmedeki rolü, gen fonksiyonu, immünosupresyon, inflamasyon, metabolizma ve hormon aktivitesi gibi süreçlere müdahale etme yeteneklerinden kaynaklanıyor.

Mount Sinai’de doçent olan yazar Lauren Petrick yaptığı açıklamada, “Bu çalışmanın sonuçları PFAS sağlık krizi için daha fazla doğrulama sağlamakta ve PFAS maruziyetini azaltma ve umarım bir gün ortadan kaldırma ihtiyacının altını çizmektedir” dedi.

Günlük faaliyetlerde PFAS’tan kaçınmanın neredeyse imkânsız olduğunu kabul eden Petrick, bu bileşiklerin ciddiyeti konusunda kamuoyunun daha fazla bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Van Gerwen de bu düşünceleri yineleyerek, PFAS maruziyetini, bu bileşiklerin dünya çapında yaygınlığı göz önüne alındığında, “küresel bir endişe” konusu olarak nitelendirdi. 

“Bu çalışma, PFAS maruziyetinin tiroid bezi üzerindeki etkisini daha fazla araştıran büyük ölçekli çalışmaları desteklemek için kritik kanıtlar sağlamaktadır” diye ekledi.