Bir başkanlık hülyası!

Türkiye 2019 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu seçildi…

Genç, dinamik, herkes(im)i “sevgiyle kucaklayan(!)”

Koca koca vaatlerde bulunan  deyim yerindeyse; bir “süperman” tanıtıldı…

Kazandığı akşam gömleğinin kollarını dirseklerine kadar çekip, yumruğunu havaya kaldırarak tam bir devrimci edası ile iktidar yoksunu tabanında, değil fırtına, bir kasırga havası oluşturmuş, “işte beklediğimiz kahraman, kurtarıcımız.” Dedirtmişti…

Sonra ne mi oldu..?

Ekrem İmamoğlu ve kadrosu İBB’ye, iş başına geçti…

Peki İstanbul’da şimdiye kadar ne gibi hizmetleri oldu “süperman”ın?

Neler gördük? Neler yaşadık?

Bir durum tespiti ile analiz edelim…

“Hizmet etmemizi hükümet engelliyor..”

Diyerek yola koyuldu…

Her iki tarafın da muhataplarını dinleyip, belgelerini görüp, özellikle de İstanbul’da olanlara/olmayanlara şöyle bir baktığımızda işin iç yüzünü anlamamız hiç te zor olmuyor aslında…

CHP’li belediyelerin borçlarının bütçelerini aştığını

Fitch Ratings iflas uyarısı ile yaptı..

İBB’de, borç sınırını aştığı için borçlanamıyor..

Nereye gitti bu paralar..?

“Metro projelerimiz de engelleniyor” diyor İmamoğlu, ama Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı “kesin proje” vasfında olmadığını, eksiklerinin bildirilmesine rağmen tamamlanmadığını belgeleri ile ıspatlıyor..

Yine algı, hep algı…

Ekrem İmamoğlu İspark için seçim öncesi ne demişti mesela;

-“İspark neden zarar etsin..?

“Neden 18 milyon borcu var İspark’ın?

60 binin üzerinde ücretsiz ve indirimli araç sayısı var. Bunları düzenleyeceğiz, elden geçireceğiz. Bakın görün nasıl azalma olacak.”

Evet, bekledik. Gördük…

İspark’ın borcu iki yılda 115 milyon liraya ulaştı..

Çöpleri İstanbul halkının topladığını gördük mesela.. “Biz birlikte güçlüyüz” dedi başkan.

Bozulan otobüsleri halkın ittiğini gördük…

Yanan tramvaydan panik ve korkuyla kaçan halkı gördük..

Tasarruf adı altında durdurulan yürüyen merdivenlerde mağdur olan yaşlı, bebek arabalı anneler, engelli v.b vatandaşlarımızın isyanını gördük..

Tasarruf adı altında sefer sayılarını azalttığı metrolarda Çin’i aratmayacak kuyrukları gördük..

İhtiyaç fazlası diyerek sergiye çıkarıp iade ettiği araçların ardından 200 yeni araç aldığını gördük?

Su borularının patlayıp her yerin sular altında kaldığını gördük..

Şiddetli yağmurlarda altyapı çalışmalarının yapılmadığını, evleri dükkanları su bastığında Bodrum’da tatil yapan bir İBB Başkanı gördük…

Silahtarağa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi projesinin akla ve vicdana sığmayan bir şekilde belediye bütçesinden para çıkmaması için “temel atmama töreni” ile iptal edildiğini gördük…

Elazığ depreminde Elazığ’ı ziyarete gidip, insanların halini görüp, oradan kayak merkezine tatile giden bir İBB başkanı gördük.

İşçi çıkartmayacaklarına namus sözü verilmesine rağmen 13 bin 312 kişinin işten çıkartılıp, 45 bin kişinin işe alındığını gördük.

Mütemadiyen tasarruf ve depremden bahseden İmamoğlu yönetiminin sadece tanıtım ve reklamlara 850 milyon lira harcarken, deprem için 490 milyon ayırdığını gördük..

Daha neler var neler… Ama, satırlar yetmez…

Sabah, akşam liyakat ve tasarruftan dem vuran CHP’nin İBB yönetimi ne acıdır ki, bütün liyakatli ehil insanları işten atıp yerine işbilmezleri doldurduğu ve kendileri de beceriksiz olduğu için hem İstanbul’u batırdı hem de İstanbulluları…

Hal böyle iken elbette ki kendi tabanının psikolojik hezeyan yaşaması kaçınılmazdı…

Bunun bilinciyle güzel bir algı çalışmasıyla, “engelleniyoruz, mağduruz” demeliydi…

İstanbullular tabii ki bunu anladı anlamasına da, iş işten geçmişti artık…

Gazeteci, köşe yazarı Sinan Akyüz; “Popstar Ekrem” demişti bir yazısında..

Kısa zamanda yankı yapan bu slogan, İstanbul’lunun diline pelesenk olmakla kalmayıp, CHP Genel Başkan’ı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da gündemi olmuş,

2023 Cumhurbaşkanlığı adaylığı için;

-“Popstar aramıyoruz” diyerek okları İmamoğlu’na çevirip hedef kitleye ulaştı…

Tabii İmamoğlu bu; altta kalır mı?

Yürüyen merdivene ters binen bir kedi paylaşımı ile cevabını verdi..

İstanbul’a yağacak olan şiddetli karı meteoroloji günler öncesinden bildirmesine rağmen İBB’de hazırlık yapılmadığından yaşanan kaos ortamı da ayrıca insanlar için zulüm olurken;

Ekrem İmamoğlu neredeydi dersiniz?

Ankara Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott ve eşi Jane L. Chilcott ile Rumeli kavaktaki bir balıkçıda yemekte..

Hal böyle iken; İmamoğlu’nun bir sonraki İBB ve Cumhurbaşkanlığı hülyası, halkın sükût-u hayâl’e uğraması ile yağan karın altında kaldı mı dersiniz?..

Seçim de göreceğiz…

Her şey çok güzel olmadı, halihazırda olan da zarar gördü maalesef…

İki yıl daha sabret İSTANBUL!

Genel olarak gördüğüm ve de bizzat yakinen bildiğim bazı Ekremcilerle istişare ettiğimde şu şarkıyı mırıldanıyorum;

Artık sevmeyeceğim

Bütün kabahat senin

Ne kadar ağlasan boş

Ne kadar yalvarsan boş

Sana dönmeyeceğim

Mehtap Toygun AKTÜRE