Mehtap Toygun Aktüre, Author at The Anatolia Post - Dünya'dan Güncel Haberler

Beşiktaş escort Etiler escort Nişantaşı escort

Sancaktepe escort Zeytinburnu escort Antalya escort Ankara escort Avrupa yakası escort Denizli escort Kocaeli escort Merter escort Nişantaşo escort Levent escort Çapa escort Etiler escort Mecidiyeköy escort Taksim escort Beşiktaş escort Bakırköy escort Bahçeşehir escort Esenyurt escort Avcılar escort Avrupa yakası escort bayan Beykoz escort Üsküdar escort Göztepe escort Erenköy escort Suadiye escort Kurtköy escort Tuzla escort Bostancı escort Ümraniye escort Pendik escort Kadıköy escort Kartal escort Ataşehir escort Anadolu yakası escort Bodrum escort Konya escort Muğla escort Malatya escort Gaziantep escort Eskişehir escort Ankara escort İstanbul escort Kayseri escort Adana escort Şirinevler escort Halkalı escort Marmaris escort Fethiye escort Sarıyer escort Maltepe escort Fatih escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Başakşehir escort Ataköy escort Alanya escort Samsun escort Muğla escort İzmir escort Diyarbakır escort Bursa escort Antalya escort İstanbul escort Göztepe escort Gaziantep escort Adana escort Adana escort Anadolu yakası escort Ankara escort İstanbul escort Ataşehir escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bağcılar escort Bahçeşehir escort Bahçeşehir escort Beşiktaş escort Beykoz escort Bodrum escort Bostancı escort Bursa escort Eskişehir escort Gaziosmanpaşa escort Kadıköy escort Kartal escort Kocaeli escort Konya escort Konya escort Konya escort bayan Malatya escort Pendik escort Şirinevler escort Taksim escort Ümraniye escort Adana escort Antalya escort Bursa escort İzmir escort Bodrum escort Eskişehir escort Konya escort İzmir escort Beylikdüzü escort Kayseri escort İzmir escort Pendik escort Eskişehir escort İstanbul escort escort Fatih escort Antalya escort escort bayan Samsun escort İstanbul escort Bursa escort Antalya escort bayan Antalya bayan escort Antalya escortlar Adana escort Bursa escort İzmir escort Diyarbakır escort Maltepe escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Şirinevler escort Ataköy escort Halkalı escort İstanbul escort Şişli escort Kayseri escort Antalya escort Mersin escort Mersin escort Mersin escort Şişli escort Mersin escort Kayseri escort

bettilt giriş

01 Nisan 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

ataşehir escort
a İmsak Vakti 05:05
İstanbul 18°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Mehtap Toygun Aktüre

Mehtap Toygun Aktüre

28 Ağustos 2023 Pazartesi

Gördüğüm lüzum üzerine…

Gördüğüm lüzum üzerine…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Toplumsal yozlaşmaya DUR! diyelim…

Ahlaksız bir görselin yorum kısmında; “işte solcular böyle!” Yazanlar gördüm…
Bazıları da farklı, ahlaksız bir görüntü ekleyip; “bu dinciler gibi mi?” diye cevap vermiş…

Bu tür durumlar bu aralar fazla olmaya başladı nedense?

Şaşkınlık ve üzüntü ile takip ediyorum…

Oysa, ahlaksızlığın dili, dini, ırkı, cinsiyeti, partisi olmaz.

Ahlak dışı olan bir şeyi savunmak “modernlik” olmadığı gibi, kınamak da “dindarlık” değildir!
Ahlak, bir toplumun var oluş sebeplerinin başında gelir…

Bugün; “benzemeyelim” ya da tam tersi; “örnek alalım” dediğimiz avrupa ülkelerinde bile ahlaki değerler vardır oysa…

Bunu yok sayan bir ülke yıkılmaya mahkumdur!

Kimse kimsenin özel hayatına, düşüncesine, giyim/kuşam ve yaşam tarzına karışamaz!
Amma velakin, kimse de toplumsal değer yargılarına ters, reddedilmiş sözel ya da fiziksek eylemleri kamuya açık yerlerde aleni yapamaz!

Herkes özelinde özgür, toplum içinde sorumluluğunu bilerek, tahammül sınırlarını aşmadan yaşamalıdır…

Benim özgürlük alanım, toplumun reddettiği yerde biter mesela.
Bunu hepimiz içselleştirmek zorundayız…

Ahlaki yozlaşmaya başlayan bir toplumun etik değerler kapsamında bir geleceği de olamaz.
Zira dejenere olmaya başlamışsa bir toplum, bu sadece ahlaki olarak değil, mesleki, politik, kültürel alanlara da hızla yayılır…

Bunun önüne geçmek hepimizin sorumluluğu olmalıdır…

Peki neydi ETİK?
Toplumsal ve bireysel ilişkilerin temelini oluşturan normları, kuralları, değerleri, iyi-kötü veya doğru-yanlış’ı ahlaki açıdan araştıran bir felsefe dalı…

Bu çerçevede yapılan tanımlama ve sınırlamalara uygun olarak her bir bireyin değerlere saygı göstermesi elzemdir.
Bir toplumun ahlak seviyesini, o toplumun ortalaması belirliyor ise, bireysel davranışlarımıza özen göstermemiz önemli değil midir?

Ahlaki değerler aynı zamanda bir toplumu birbirine bağlayan manevi değerlerdir ve bunu korumak, birlik ve beraberliğimizi de güçlendiren faktörlerden biridir…

Teknolojinin insanları esir aldığı bir çağda, fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı olmak çok da kolay değil elbette.
Sanal alemin sahte hayatlarının bireyler üzerinde bıraktığı olumsuz etkilere bir de sahte”kâr”lık gibi “faydacılık” bencillik, maddi ve manevi tatminsizlikler eklenince, ve dâhi; geçmişten günümüze var olan kamu kurum ve kuruluşlarda yaşanan hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, adam kayırmacılık gibi toplumun reddettiği, sinir uçlarına dokunan durumlar da ahlaki yozlaşmaya büyük etkendir…

Mutlu bir toplum istiyorsak işi ehline, hak edene de hakkını vermek, liyakat ve sorumluluk bilinci ile adaleti tesis etmek, refah seviyesini de yükseltmek gerekir…
Bu da icra mercilerinin sorumluluğuna ve çözüm alanına girer tabii…

Ayrıştığımız ve çatıştığımız bütün konulara rağmen toplumun çoğunluğu tarafından kabul görmüş ve reddedilmeyen ortak değerlerimize sahip çıkmalıyız…

-Senin hırsızın, benim hırsızım
-Senin sahtekarın, benim sahtekarım
-Senin tacizcin, benim tacizcim, diye başlarsak bunun ne sonu gelir ne de kimseye faydası!
Bırakın faydasını, bunun hepimize geri dönüşü olmayacak zararları olur!

Gelişmekte olan bir ülkede toplumsal ahlak bozulmuş ise, o ülkenin ilerleyebilmesini bekleyemeyiz…

Tam da bu noktada, hangi ideolojiyi, siyasi partiyi, düşünceyi v.b. savunursak savunalım, bu yanlışlara, yozlaşmaya “DUR” demek hepimizin hem insani, hem vicdani, hem ahlaki hem de milli sorumluluğudur….
Bu sorumluluk bilinci bütün dinler tarafından da kabul görmüştür.

Bu konu hakkında ünlü yazarların da söylediği çok manidar sözler vardır…
Örnek verecek olur isek;
Tolstoy
-“sakın ahlak kurallarını çiğnemeyin çünkü öcünü çabuk alır.” derken,

İtalyan yazar Cicero:
“Ülkeler parasızlıktan değil ahlaksızlıktan çöker”
sözü ile toplumsal ahlakın önemini çok güzel vurgulamış…

Gelişmiş güçlü bir ülke
sağlıklı mutlu bir toplum olmak, ve bireyler yetiştirmek istiyorsak saygıyı özveri ile özümseyip hep birlikte değerlerimize sahip çıkalım.
Zira yarın çok geç olabilir…

Sevgiyle kalın…
Mehtap Toygun Aktüre

Devamını Oku

2023 Seçimlerine Giderken…

2023 Seçimlerine Giderken…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hey gidi günler hey!
Neler gördük neler yaşadık…

O kadar kanaatkar, soylu bir milletiz ki biz, en kötü zamanlarımızda bile tevekkül eder mutlu olmaya çalışırdık…

Bunun sırrı da, hiçbir Avrupalının, gayrimüslimin anlayamayacağı iman dolu göğsümüzdür…
Seccademize alnımızı her koyduğumuzda, itikadımız daha da güçlenir, Yaradan’ımıza sığınırız biz…

Bir zamanlar…

Çeşmelerimiz vardı, suyumuz yoktu.
Lambalarımız vardı, elektriğimiz yoktu.
Ne yeterli hastane vardı, ne ambulansı, ne doktoru, ne hemşiresi…
Hiçbiri yeterli değildi…

Tabiri caizse;
(Teşbihte hata olmaz)
Sağlam giren hasta çıkar, hasta giren ölür çıkardı…
Ya da çıkamazdı.

İhtiyacımız olduğunda; “olmaz olsun” dedirtecek durumlar vardı.

Ne lavabosu kullanılırdı, ne çöp kutusu…
Pislik içindeydi çünkü!
Ne temizlik vardı, ne hijyen!
Ne serum vardı, ne yeterli ilaç.
Paran varsa alır, yoksa Allah’a yalvarırdın…
Hastan vefat ettiğinde paran yoksa rehin alınır, cenazen bile verilmezdi!
Müdürü o kadar liyakatsizdi ki,
SSK battı!

Uçağa binmek lüks idi, otobüsle gitsen işkence!
Bazı yollardan geçerken korkudan gözlerimizi kapatırdık. Dardı, uçurumdu, alternatif yol yoktu…

Avrupa her türlü gelişiyor, güçleniyor, biz bir arpa yol alamıyorduk…

Onları hayranlıkla izler, “biz de bir gün böyle olur muyuz acaba?
Yok canım…
Nerdeee…” der, boynumuzu bükerdik…

Terör kendine alan açmış, her gün farklı yerlerde canlı/cansız bombalar patlıyor, günde üç, beş şehit veriyorduk…
Hain içerde olunca kapı kilit tutmuyordu çünkü!

Sonra bir akıl geldi, akıllar durdu…

Olmaz denilen ne varsa oldu!
Yapamazsın dedikleri her şeyi fazlası ile yaptı!

İlk önce demokrasi kelimesi anlamını buldu..
Sonra;
Dağlar, yollar yarıldı sular geldi…
Elektrik kesilmeleri son buldu..
Uçağa binmeyen kalmadı.
Köprüler, yollar, okullar, havalimanları, hastaneler yapıldı; ultra lüks!
Ambulans uçaklar dünyanın her yerinden vatandaşına hizmet veriyor…

Çiftçinin, işçinin, memurun, emeklinin yüzü güler oldu!

Hiç kimse doktora, ilaca para ödemez, şükreder oldu!

Yerli ve milli İhalar, SİHA’lar, helikopter, HÜRJET, KIZILELMA, tank, otomobil, Togg, batarya üretim kampüsü, teknoloji şirketleri, hızlı tren, sismik gemi, TCG Anadolu, Akkuyu Nükleer Güç santrali, satırlara sığmayacak kadar kazanımlarımız oldu…

Her şey o kadar güzel oldu ki; kendi engelli çocuğuna, yaşlı anne, babasına bakması için bile anneye-evlada maaş bağlandı…

Evi olmayanın evi, arabası olmayanın arabası oldu…

Terör, sınır dışına çekilip kökü kazındı..
Şehit haberleri operasyonlarda bile azalmıştı…

Libya dedi!
Kıbrıs dedi!
Azerbaycan dedi!
Mavi Vatan dedi!
Türk Birliği dedi!
İslam Birliği dedi!
Elinin kolunun yetmediği, dokunmadığı ülke kalmadı…

Türkiye’nin hakkı, hukuku olan her yerde “One Minute” deyip, istikrardan ödün vermedi…

Mandacılığa son vermek için istiklal ve istikbal mücadelesi verdi, veriyor…

Terör, yaptırımları, gezi olayları, darbe girişimi, pandemi, Ukrayna-Rusya savaşı, küresel krizler v.b.; hiçbiri onu durduramıyordu…

Dünyayı etkileyen Rusya-Ukrayna Savaşında bile stratejik hamlelerle tahıl koridorlarının açılmasına vesile oldu…

Küresel güçler Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra ilk kez söz geçiremediği bir Türk lider tanıdı…

Yurt içinde de, yurt dışında da Türklere özgüven geldi; alnı açık, başı dik yürür oldu!

En büyük devrimci oydu…
Çünkü devrimlerin en büyüğünü yaptı!

“Oluyormuş” dedi millet!
Haykırırcasına!
“Demek ki olabiliyormuş, biz de isteyince yapabiliyormuşuz.”

Millet onu istiyor,
O da her seçim rakiplerine fark atıyordu…

Yendikçe çalışıyor, çalıştıkça yeniyordu…

İnsanımız konforu görüp, “insanca” yaşamaya başlayınca sordu:

“20 yılda bu kadar olabiliyorsa, geride kalan 80 yılda neden olmadı?”

“O kadar vergi verdik, o vergiler ne oldu?”

Peki kimdi bu kurtarıcı kahraman?

Ezilenlerin gür sesi
Suskun dünyanın hür sesi
Göründüğü gibi olan
Gücünü milletten alan

Recep Tayyip Erdoğan

O bir dünya lideri…

Ama daha yapacağı çok işler var…

Aslında onun bize değil, bizim ona ihtiyacımız var…

Bizim ona vefa borcumuz, müteşekkir bir de oyumuz var.
Feda olsun…

Teşekkür ediyoruz Reis
Yıllardır ne uyku bildin, ne eş, ne evlat, ne torun…

Kendini milletine adadın…
Hakkın ödenmez…
Biz senden razıyız,
Allah da senden razı olsun…

Ne güzel der üstat:

Beden ölür, çürür, cana bakın siz.

Kim kiminle yürür, ona bakın siz.

Bırakın dönsün dönme dolaplar.

Haktan hakikatten yana bakın siz.

Bu seçim de ;

TÜRKİYE YÜZYILI’nda
İstiklalin 100. Yılında
Bir kere daha

RECEP TAYYİP ERDOĞAN

diyeceğiz!

Mehtap Toygun Aktüre

Devamını Oku

“Kıyamet” gibi bir şeydi…

“Kıyamet” gibi bir şeydi…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Üç ay evveldi…

İçişleri Bakanlığı ve AFAD Başkanlığı Koordinasyon merkezli Türkiye geneli 81 ilde eş zamanlı deprem anı,

Çök-Kapan-Tutun tatbikatı yapılmıştı.

Sosyal medyada gündem ve ciddiye almayanlar da olmuştu…

Ama devletimiz olası herhangi bir durum için hazırlığını yapmıştı…

06.02.2023 de Kahramanmaraş merkezli 7,8 ve 7,6 büyüklüğünde, derinliği 7km olan, 10 (+1 Elazığ) büyük şehirde iki ayrı yıkıcı deprem olacağını bilmeden…

Jeologlardan olacağına dair açıklamalar vardı fakat ne zaman olacağı bilinmiyordu…

Ancak hiç kimse bu kadar geniş kapsamlı, yıkıcı ve dâhi ikinci bir depremin olacağını öngörememişti.

5,5/6 şiddetinde artçılar da azımsanmayacak kadar çoktu…

Bütün yer bilimciler bunun şaşkınlığını yaşıyor dersek yanlış olmaz diye düşünüyorum…

Görevli ekiplerden kimileri enkazın altında kaldı, kimi kendi evinin, ailesinin yardımına koştu…

Ekipler tekrar koordine olmak zorunda kaldı. Amma velakin, yollar yarıldı, dağlardan yollara kayalar yuvarlandı, köprüler yıkıldı, trafik kilitlendi, demir yollarının rayları kaydı, hava şartlarından dolayı uçaklar inemedi, v.b akla hayale gelemeyecek olaylar oldu…

Cumhurbaşkanı  4.seviye uluslararası alarm verdi…

Bütün bu olumsuzluklara rağmen devletin bütün kurumları, askeri, gönüllüleri, stk’ları, olabilecek en kısa zamanda depremzedelere ulaşmayı başardı…

Eşzamanlı İskenderun Limanı’nda yangın çıktı, Mersin de deniz seviyesi yükseldi, ev ve işyerlerini su bastı

Yabancı ve kardeş ülkeler yardıma koştu…

Her bir birey için ayrı bir ambulans, uçak ambulansı şehir içi ve şehir dışına yaralı taşıdı…

Yeryüzünün en yıkıcı depremi, yüzyılın depremi olarak ifade edilen bu deprem, deprem ötesi bir şey idi..

Yer yerinden oynadı, üç metre (+) kaydı

Yer yarıldı ve hepimiz içine girdik…

Hepimiz enkazın altındaydık…

Hepimiz “sesimi duyan var mı?” diye seslendik.

Hepimiz yardıma koştuk…

Hepimizin canı acıdı, ağladık, ağlıyoruz günlerdir…

Enkazların altında kalan da bizdik, kurtarılan da yaraları saran da…

Biz öyle necip bir milletiz ki; “BİR” olduk mu üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur evvel allah…

Rabbim emeği geçen herkesten razı olsun, ve bir daha böyle bir âfet yaşatmasın inşallah…

Vefat edenlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum…

“Ey kalbim!

Ey suları usul usul yükselen gizli deniz.

İçimiz damar damar parçalansa da

Dışımız lal gibi sessiz” der İsmet Özel.

Böyleyiz bu aralar…

Zamana ihtiyacımız var…

Yaralarımız kabuk bağlayacak ama unutmayacağız…

Unutursak Ölürüz!

Devamını Oku

Konuşmak hoşuma gitmiyor… Susmak içime sinmiyor…

Konuşmak hoşuma gitmiyor… Susmak içime sinmiyor…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

HDP’ye ziyaret

Ak Partili yetkililerin HDP ziyareti, davasına yürekten bağlı olan herkeste ciddi rahatsızlık uyandırdı.

Başörtüsü yasası için görüşüldüğü söylenen bu ziyaret ve servis edilen fotoğraf bende de soru işaretleri oluşturdu.

Çünkü HDP, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yasadan ilk bahsettiğinde zaten “meclise gelir ise biz onaylarız” demiş idi…

Şayet bu görüşme yaklaşan seçim için HDP’ye bir nevî göz kırpma ise;

ASLA kabûl/tasvip edilemez!

PKK bir terör örgütü, HDP de onun siyasi ayağıdır!

Mecliste bile terör propagandası yaptıkları için haklarında dava açılan milletvekilleri varken…

Çocuklarının dağa kaçırıldığı için HDP binası önünde nöbet tutan anneler varken…

Millet ittifakına işbirliği yapıyor diye kızan biz değil miyiz?

Finlandiya ve İsveç’e ” PKK/PYD ve uzantıları ile arana mesafe koy” diyen biz değil miyiz?

Çözüm sürecinde yapılan birtakım hataların hâla muhatabı olan biz değil miyiz?

“Ne oldu şimdi?” diye soranlara ne cevap vereceğiz?

Bu görüşme HDP’ye yaklaşmak için ise, seçmen nazarından da uzaklaşmayı göze almak gerekir…

Elde edilecek birkaç oy için bu risk alınmamalı…

Zira gelen mevcut olanı eksiltir!

Başımızı öne, yüreğimizi dara düşürür…

Gündemimizde dünyaya damga vuran “Türkiye Yüzyılı” TOGG gibi devâsa projelerimiz, başımızda Recep Tayyip Erdoğan gibi dünyanın konuştuğu bir Cumhurbaşkanı varken bu tür hareketlerle gölge düşürmenin lüzumu yoktur.

Mehtap Toygun Aktüre

Devamını Oku

Türkiye Yüzyılı ve Türkiye’nin Gururu….

Türkiye Yüzyılı ve Türkiye’nin Gururu….
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kimlik siyaseti yerine birlik siyaseti…
Kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyaseti…
İnkâr siyaseti yerine kucaklama siyaseti…
Tahakküm siyaseti yerine özgürlük siyaseti…
Nefret siyaseti yerine sevgi siyaseti…

Toplumun her kesiminin davet edildiği Ak Partinin “Türkiye Yüzyılı” vizyon programı büyük yankı uyandırıp gündeme damgasını vurdu…

Uzun zamandan beri bazı konulardan dolayı eleştiri alan ve bu yüzden az da olsa oy kaybı yaşayan Ak Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni bir hamlesi ile yeni bir umut ışığı yaktı..

Türkiye’nin her kesimini kucaklayıcı konuşmasında; birlik, beraberlik, kardeşlik, şefkat, barış gibi değerlere vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yarın değil, hemen şimdi” sloganıyla büyük bir coşku, büyük bir heyecan yaratarak seçim startını da vermiş oldu…

6’lı muhalefet masası ise kazanmaları halinde ülkeyi nasıl yöneteceklerine dair hâla ne bir açıklama, ne de bir aday gösteremedi…

Yahu adama sormazlar mı; bir yıldır 6+1 ne yapıyorsunuz!?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rakip olabilecek birini bulmaları zor gibi görünüyor…

Zira 20 yıldır nev-i şahsına münhasır her hali ve icraatları ile milletinin gönlüne taht kurmuş bir siyasi duayen var karşılarında…

Türkiye Yüzyılı Vizyon Programı akabinde 29 Ekim Cumhuriyetimizin 99. Yılının kutlandığı gün Toog Teknoloji Kampüsü törenle açıldı..
Türkiye’nin medar-ı iftiharı
TOGG seri üretim bandından inerek cumhuriyetimizin yeni yüzyılını taçlandırdı…

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ABD’li General Harbour’a verdiği bir yanıtta şöyle der:

“Bir ulus varlığını ve bağımsızlığını korumak için, düşünülebilen girişim ve özveriyi yaptıktan sonra mutlaka başarır. Ya başaramazsa demek, o ulusu ölmüş saymak demektir. Öyle ise, ulus yaşadıkça ve özverili girişimlerini sürdürdükçe başarısızlık söz konusu olamaz.”

Buna mukabil R.T. Erdoğan her zaman her platformda; “yaptık, yapıyoruz, yapacağız” diyerek ilkeli bir duruş sergilerken Atatürk’ün partisi olan CHP ise bunun tam tersi bir politika izleyerek yıllardır yapılan projelere engel olmak için “yapamazsınız, yaptırmayız, yıkacağız….”

Diyen söylem ve eylemlerinde istikrarı elden bırakmayıp, 60 yıl sonra Türkiye’nin kazandığı yerli ve milli markamız, bir otomobilden daha fazlası; Yeni akıllı yaşam alanı olarak ifade edilen TOGG’u da itibarsızlaştırmak için söylemedikleri söz kalmadı…

Muhalefet olmak başka, Milli olmak başkadır oysa…

Sırf bu yüzden iktidar olamadıklarını söylemek yanlış olmaz sanırım…

Gelecek ne getirecek bekleyip göreceğiz…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın azmi, iradesi, kâbiliyeti ve vizyonu ile üretilen Türkiye’nin ilk yerli ve milli otomobili TOGG dünya basınına da damgasını vurup adından söz ettirdi…

Üretim çoğaldıkça Avrupa’nın yollarını süsleyeceğini de öngörüyor, ve bunu gururla ifade ediyorum…

Bundan 60 yıl önce üretilen ve o zamanın siyasetçileri tarafından sahiplenmeyip üstü kapatılan Devrim’in de sergilendiği Programda, TOGG’un vefası büyük alkış topladı…

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Devrim otomobilini engelleyenler Devrin otomobili TOGG’u engelleyemeyecekler” diyerek içeriye ve dışarıya meydan okudu…

Bir tarafta kendi aralarında bile hâla anlaşamayan muhalefet, diğer tarafta uluslararası platformda başarılarından söz ettiren, kurulan oyunların bir parçası olan değil, bozup yönlendiricisi pozisyonu alan, yurt içinde ise toplumun her kesimine hitap eden, bir çatı altında toplamak için programlar yapan, icraatları ile toplumda heyecan, sevinç, umut, coşku yaratan bir Ak Parti ve bir lider…

Bu lider, öyle bir lider ki; bir genel başkan vasfı yanısıra, vizyon ve misyonu ile nâmı sınırları aşmış bir lider…

Recep Tayyip Erdoğan…

“Türkiye Yüzyılı”

“Yarın Değil Hemen Şimdi”

“Bir Olalım
İri olalım
Diri olalım
Biz yeter ki hep birlikte TÜRKİYE olalım
Allah’ın izniyle aşamayacağımız engel yoktur…”

Mehtap Toygun AKTÜRE

Devamını Oku