Beşiktaş escort Etiler escort Nişantaşı escort
Sancaktepe escort Zeytinburnu escort Antalya escort Ankara escort Avrupa yakası escort Denizli escort Kocaeli escort Merter escort Nişantaşo escort Levent escort Çapa escort Etiler escort Mecidiyeköy escort Taksim escort Beşiktaş escort Bakırköy escort Bahçeşehir escort Esenyurt escort Avcılar escort Avrupa yakası escort bayan Beykoz escort Üsküdar escort Göztepe escort Erenköy escort Suadiye escort Kurtköy escort Tuzla escort Bostancı escort Ümraniye escort Pendik escort Kadıköy escort Kartal escort Ataşehir escort Anadolu yakası escort Bodrum escort Konya escort Muğla escort Malatya escort Gaziantep escort Eskişehir escort Ankara escort İstanbul escort Kayseri escort Adana escort Şirinevler escort Halkalı escort Marmaris escort Fethiye escort Sarıyer escort Maltepe escort Fatih escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Başakşehir escort Ataköy escort Alanya escort Samsun escort Muğla escort İzmir escort Diyarbakır escort Bursa escort Antalya escort İstanbul escort Göztepe escort Gaziantep escort Adana escort Adana escort Anadolu yakası escort Ankara escort İstanbul escort Ataşehir escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bağcılar escort Bahçeşehir escort Bahçeşehir escort Beşiktaş escort Beykoz escort Bodrum escort Bostancı escort Bursa escort Eskişehir escort Gaziosmanpaşa escort Kadıköy escort Kartal escort Kocaeli escort Konya escort Konya escort Konya escort bayan Malatya escort Pendik escort Şirinevler escort Taksim escort Ümraniye escort Adana escort Antalya escort Bursa escort İzmir escort Bodrum escort Eskişehir escort Konya escort İzmir escort Beylikdüzü escort Kayseri escort İzmir escort Pendik escort Eskişehir escort İstanbul escort escort Fatih escort Antalya escort escort bayan Samsun escort İstanbul escort Bursa escort Antalya escort bayan Antalya bayan escort Antalya escortlar Adana escort Bursa escort İzmir escort Diyarbakır escort Maltepe escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Şirinevler escort Ataköy escort Halkalı escort İstanbul escort Şişli escort Kayseri escort Antalya escort Mersin escort Mersin escort Mersin escort Şişli escort Mersin escort Kayseri escort
27 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
34,6542
36,4966
2.953,84
27 Kasım 2024 Çarşamba
Biraz önce YAZARLIK ile ilgili iş ilanlarına göz atarken, her zaman gözüme batan bir şeye, bu sefer baya sinir oldum. Kaç tane yazar arayan sayfa varsa, hepsi de gönüllü aradığını belirtmiş. Yazan kişiye herhangi bir ücret yok. Yani yazmak sanki her insanın harcıymış gibi basite alınmış ! Yazarlığın okulu yok malum, edebiyat fakültesi bitirip cümle kurmayı bilmeyenler de var, edebiyat yolunda işini çok iyi yapan eğitim almamış çok sağlam kalemler de var tabiki ancak, yazmak Allah vergisi bir meziyet. Lütfen bunu kimse yatsımasın…Madem bu iş o kadar kolaysa, otur kendin yaz kardeşim, neden iş ilanı veriyorsun? Verilen emek basite alınmamalı. Yapılan her işin bir ücreti varken, yazabilmek neden bedava?
Zaten para getirisi olmadığı için etrafındaki yakınların bile bunu meslek olarak saymazken, birde ilan verip işi bedavaya getirmekte neyin nesi anlayamadım! Ağzı iyi laf yapanlar bir yol bulup zaten yazıyor. Dahası altı boş, donanımsız, ağzı kalabalık onca tırnak içinde “yazar” varken, birde sömürgecilerle uğraş işin yoksa! Emek hırsızları ve umut tacirleri de cabası!
Yazan kişinin dolu dolu olması gerekir. Özellikle köşe yazarı ve kitap yazarı olanların. Şansı yaver giden, bu işe bolca para harcayıp tanıtımını güzel yapanlar, kitap raflarının iyi yerlerinde boy gösterebiliyorlar. Yanılmayalım! Bu yolda öyle çok “yazarım” diyen insan tanıdım ki, kendi yazdığını okumamış bile. Sen hatalı yerlerine, kendi ricası üzerine düzeltmek için dokununca ise “ ay evladıma tokat atmışsınız sanki” deyip, anlamsız, imlâsız, içeriksiz, ana fikri dahi olmayan, kimseye bir hayrı dokunmayacak karalamalarının yükseklik kompleksine giriveriyor arkadaş! Paranız varsa, yazarlık hevesine kapılmışsanız ve gözü sadece cebinizde olan bir de yayınevi ile anlaştınız mı, kolayca yazar olunuyor günümüzde. Çok büyük bir meziyet değil artık yazar olmak. Belli bir yerden sonra iş kazanç elde etmeye dönüyor. Size göre yazdığınız eser muhteşem olabilir fakat bu işten rant elde edecek kişi için sadece bir dosyaya dönüşüyor. Yani umut tacirlerine para getirisinden başka bir şey değilsiniz. Bu işe uzunca zamandır, beş kuruş kazanmadan mesai harcayan biri olarak, acizane derim ki, yayınevlerinin sizi pohpohlamasına aldanmayın. İçinde bulundum, sizi temin ederim ki söyledikleri çoğu şey yalan… Tek dertleri para. Kendinizden emin olmadan sakın kitap çıkartmayın. İnanın ki gerçekten çok kitap okuyan insanlar, arkanızdan dalga geçiyorlar. Ben onlara sosyal medya yazarcıkları diyorum. Yazdıklarınızı yakınlarınıza da okumayın derim, çünkü onlarda sırf sizi kırmamak adına çok güzel deyip, sizi eserinizin iyi olduğuna inandırabilirler. Amaçları teşvik olsa da, verdikleri yön size hata yaptırabilir.
Kitap yazmak inanılmaz keyifli bir iş olmasına rağmen, her kişinin yapacağı iş değil. Tüm samimiyetimle söylüyorum bunları. Ehil değilim fakat bu yolda çok fazla tecrübe edinmiş bir yazarlık ve yazma mağduruyum. Yazar olmak için, çok ama çok okuyup, çok yazıp silmelisiniz.
Dahası yazdığınız her ne ise, hem okuyana hissi olarak geçmeli, hem de doğru bir yol gösterici olabilmeli. Sizi okuyan kişi, yazının içine girip yeri geldiğinde düşünmeli, yeri geldiğinde hak verip, bazen de kavga edebilmeli kahramanınızla. Akademik bilgilerin yazıldığı kitapları bunun dışında tutuyorum. Yazdığını yaşamadan sayfalar doldurmuş , milyonlarca kitap satmış birisi , bana göre başarılı kategorisinde de değil ayrıca. Bunu tartışmalı olarak burada kapatayım. Üzerine çok yazılacak ve uzun uzun konuşulması gereken bir mesele çünkü.
Yazılan her yazıda, yazan kişinin kendi öz benliğinin esintisi mutlaka vardır. İster gerçek bir hikaye yazsın, ister kurgulasın, eserine muhakkak kendi karakteri bulaşır.
Yazma işiyle uğraşan herkesin ortak bir yanılgısı daha var, “yazdıkça gelişirsin, bulduğun her yere yaz.” Ben otuz yıl günlük yazdım, evet bu doğru, yazmak geliştirir, ancak okumak daha önemlidir. Hele ki silmek… Aslında işin bence en doğrusu bolca okumak, yazmak ve yazdığını tekrar tekrar okumak. Hatalarını en güzel kendin yakalarsın. Bu yöntem yazar olmayı kafasına koymuş birine, çok büyük fayda sağlar. İlk yazdıklarıma ben gülüp, kendimle dalga geçiyorum örneğin.
Yani her yazı yazan, yazar değil maalesef. Hala kendimi yazar olarak niteleyemiyorum. Hala yazdığım her yazıyı defalarca kez yazıp, okuyup, silip silip yeniden yazıyorum.
Söylediğim ve savunduğum asıl konu ise, gerçekten yaşadığın gibi yazmalısın. Kaleminden değer akmalı. Topluma gerçek ve önemli değer yargılarımızı hatırlatmalı kanaatindeyim. Bir yalancı dürüstlüğü yazıyorsa, bence bu sadece kişileri kandırmak ve tribünlere oynamaktır. Senden sonra gelen nesil, bizim hayata bakış açımızı doğru kavramalı…Başta televizyon ve internetin yardımıyla kişiler çok laf üretme kabiliyeti kazandılar zaten, ancak içerik sıfır. Bolca argo, bolca aşağılama, çokça hakaret dolu cümle kuran ve sıkı küfredenin karşı tarafı yendiğini sanan ve bunu yayan bir toplum olduk. Kaldı ki bunu yazarlık iddiasıyla yapıyorlar. Üzücü olan ise, bu jargon çok tutuldu. Bununla aykırılık diye övünülüyor. Bel altı yazılan bir sürü kitap yok satıyor. Cinsellik yazılıyorsa ki yazılmalı, özendiricilik olmamalı mesela. İnsanları ezmek, aşağılamak, kötü şeylere teşvik etmek, hiç hoş değil. Yanlışı, yazdıklarına taşımakta, yazarlık değil. Benim kişisel kanaatim elbette kimseyi bağlamaz fakat, düsturum şu ki, her ne iş yaparsan yap, dürüstlüğünü kaybetmişsen, yaptığın işin hakkını veremiyorsan, vicdanın, çıkar işin içine girince yok oluyorsa, bence kim olursan ol hiçsin.
Etrafta bir sürü yazan var. Çok kitap okuyan biri iseniz, çoğunun bomboş demagoji olduğunu görürsünüz. Hal böyle olunca da, yazmanın çok bir ehemmiyeti kalmıyor işin doğrusu.
Süslü ve ağır cümleler yazmakta marifet değil. Kolay ve akıcı olan değerli onca eser okunmazken ve kitap okumak insanlara cezai işlem olarak uygulanan bir ülkede, laf cambazlığının lüzumu yok bence. Okumayı zevke dönüştürüp, insanlara sevdirmek için bir bedel ödenmesi gerek. Devlet, yazıyorum diyen kişileri kalbur yerine, elekten geçirmeli ki hem yazan, hem okuyan faydalansın. Her önüne gelen yazarım diye avunuyor, yazılan hiç bir şey yeteri kadar irdelenmeden okuyucuya ulaştığı için, kimse kusura bakmasın ama kalite düştü. Bir ülke sanat, edebiyat ve sporla kültürünü gösterir. Milletçe bir sürü değer yargımız bir bir elden giderken, izleyip dövünmektense, kitap okumayı öğrenirsek ve dahi sevdirebilirsek, herkes kazanmış olacak fikrindeyim. Okuduğunuz eserleri seçerek okuyun. Çok okumak iş değil, öğrenerek okumak marifettir. Her yazarı tanıma şansınız yok ancak, yazının içeriği yazarın karakterinden esintiler taşır okuyucuya.
Katıldığım bir TV programında sunucu “herkes yazar olabilir mi?” şeklinde bir soru sormuştu.
Evet herkes yazar. Bunun için, okuma yazma bilmek yeterli. Ama herkes YAZAR mı? Bence bazıları yazsa ne yazar, yazmasa ne yazar!
“Edeb” kökeninden gelen edebiyat terimini, eline, diline ve beline sahip olamadan kirletenler, hiç yazmasa aşık olduklarını iddia ettikleri, edebiyata daha yararlı olacaklar. Bunlar benim düşüncem. Yazan, okuyan ve silen herkese selam olsun.
Dost acı söyler.
Neyse. Sustum.
Hürmetler yine de!
Müzeyyen Eser.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.