16 Nisan 2021 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
461,13
497688
09 Nisan 2021 Cuma
Facebook'ta skandal! Bilgiler sızdırıldı! Türkiye'den 20 milyon kişi
Süper Lig'de 29. hafta
Satılık ev
Altun: İftiraya karşı ısrarla hakikati söylemeye devam edeceğiz
Malatya'da Vali Yardımcısı ve 3 kamu personeli görevden uzaklaştırıldı
Yapılandırılmamış oyun-oyuncak ne demektir?
Yapılandırılmamış oyun belli bir kurala bağlı olmayan, sınırları önceden belirlenmemiş, tüm senaryonun çocuk tarafından oluşturulduğu ve belli bir hedefin konmadığı oyundur.
Yapılandırılmamış oyuncak, bu tür oyunlarda kullanılabilen, doğal materyallerden elde edilen oyuncaktır. Su, kum, sopa, toprak gibi pek çok amaca hizmet edebilecek, çocuğun yaratıcılığıyla şekillenebilecek malzemelerdir.
Yapılandırılmamış oyun ve oyuncaklar, öncelikle çocuğun yaratıcılığının gelişmesine büyük ölçüde katkı sağlar. Örneğin parktaki bir kaydırakta çocuğun yaratıcılığını kullanarak ortaya koyabileceği fazla bir oyun çeşitliliği yoktur. Kaydıraktan düz veya tersten kayabilir, kaydırağın üzerinde yürümeyi deneyebilir veya bir arkadaşıyla arka arkaya kayabilir. Aynı şekilde uzaktan kumandalı bir arabayı kumandasıyla yönlendirmekten veya elle yerde sürmekten başka bir şey yapması mümkün değildir. Öte yandan su ve toprakla oynanan bir oyunda çocuk, elde ettiği çamurla yemek veya deney yaptığını hayal edebilir. Kaleler inşa edebilir veya çukurlar kazabilir.
Yapılandırılmamış oyun ve oyuncakların bir diğer faydası, çocukların problem çözme becerisine fazlasıyla katkıda bulunmasıdır. Önceki yıllarda sokakta oynama şansı bulmuş çocuklar, bu tip sosyal becerileri geliştirebilecekleri zengin bir alana sahiptiler. Ancak bu çağın çocukları her bir detayı yetişkinler tarafından düşünülmüş, yapay alanlara hapsolmuş durumdadırlar. Bu ortama bağlı sınırları yok edilirse, sosyal gelişime de o ölçüde katkı sağlanmış olur.
Doğal ortamlar ve sınırları belirlenmemiş oyunlar çocukların bilişsel pek çok becerisinin gelişimine katkı sağlar. Dil, düşünme, mekânsal akıl yürütme bu bilişsel alanlardan bazılarıdır. Nörobilim alanında yapılan araştırmalar bu bilgileri desteklemektedir. Kanada’da yapılan araştırmalar, yapılandırılmamış oyun oynayan zihnin daha esnek ve değişime daha açık olduğunu, Minnesota Üniversitesi’nde yapılan bir başka çalışma ise serbest oyunun kurallı oyuna kıyasla beyin gelişimini daha çok desteklediğini ortaya koymuştur.
Oyun çocuğun duygusal sağaltımını yapabileceği, sembolik olarak yetişkinler tarafından onaylanmayacak duygularını dahi ifade edebileceği bir araçtır. Çocuklar oynayarak rahatlar ve sakinleşir. Amerika’da yapılan bir araştırmada uzmanlar, 15 dakika boyunca oyun oynayan ve yine aynı süre hikâye dinleyen 2 grup çocuğun kaygı düzeyleri arasında ciddi bir fark olduğunu kanıtlamıştır. Oyun oynayan çocukların kaygı düzeyi, hikâye dinleyen çocuklara kıyasla 2 kat daha düşüktür.
Öte yandan anne-babanın çocuklarıyla aralarında köprü kurabilmeleri ve iletişim ağını açık tutabilmeleri için mükemmel bir araçtır. Çocuğun dili oyundur ve anne-baba çocuğun dilinden konuşmaya başladığında, onunla oyun oynayıp keyif aldığında çocuğun ebeveynleriyle arasında güçlü bir bağ oluşur. Bir de bu serbest oyun olursa çocuk tüm duygularını içinden geldiği gibi ifade edebilir ve duygularının anne-babası tarafından kabul gördüğüne şahit olur. Çevresine veya kendisine zarar vermediği sürece çocuğun oyunu sınırlandırılmamalıdır.
“Doğa”da bulunan maddeleri düşündüğümüzde “doğal” oyuncakları da bulmuş oluruz. Toprak, kil, çamur, su, sopa, taş, kum, yaprak gibi maddeler en doğal ve şekillendirilebilir olanlardır. Bunların yanı sıra dönüştürülebilen maddeler de yaratıcılığa katkı sağlar. Pet şişe kapakları, karton kutular, ip, şişe, poşet, ambalaj paketleri, kullanılmış kâğıt, içecek kutusu, kullanılmayan kumaş parçaları, tuvalet kâğıdı ruloları gibi materyalleri harmanlayarak pek çok şey elde etmek mümkündür.
Merve Adıgüzel
Uzman Psikolog/Aile Danışmanı
Bundan emin misiniz? Çocukların gerçeklik algılarının 6 yaşından önce tam olarak gelişmediğini biliyor musunuz? Peki gerçeklik algılarının tam gelişmediği bu dönemde yaratıcılıklarının ve hayal güçlerinin etkisiyle olayları, durumları süsleyerek ve eklemeler yaparak anlatabildiklerini? Çocukların bazen sadece dikkat çekebilmek için yalan söylediğini de unutmayalım. Yani çocukların yalan söylediğini düşünmeden önce bu noktaları değerlendirmek gerekir. Çocuklar arkadaşları arasında kabul görmek, çevresindekileri etkilemek, gerçekleşmesini çok istedikleri bir şeyi gerçekleşmiş gibi anlatarak mutlu hissetmek için gerçekten de yalana başvurabilirler.
Peki ne yapmalıyız? İşte cevaplar;
Merve Adıgüzel
Uzman Psikolog/Aile Danışmanı
2-6 yaş döneminde çocuklar ince-kaba motor, sosyal, duygusal ve fiziksel olmak üzere pek çok açıdan gelişim gösterirler. 2 yaşında, karşımızda grup oyunu oynayamayan, ince motor aktivite gerektiren hareketleri istediği gibi yapamayan, “hayır” kelimesini istediği herhangi bir şey için cevap olarak kabul etmeyen bir çocuk görürüz. 5-6 yaş dönemine gelindiğinde kendi ihtiyaçlarını karşılayabilen, muhakeme becerisi gelişmiş, sosyal ve aktif bir bireyle karşılaşırız. Bu becerilerin yanında gelişmesi gereken önemli bir özellik daha vardır ki; bu özelliğin önemi son yıllarda sıklıkla karşımıza çıkmaktadır: hazzı erteleme becerisi.
Özellikle 2-4 yaş arası dönemde çocuklarda zaman kavramı gelişmediğinden istedikleri herhangi bir şeyi elde etme noktasında beklemek, sabretmek, hazzı ertelemek oldukça zordur. “15 dakika sonra evden çıkacağız” veya “1 saate evde olurum” gibi açıklamak onlar için bir şey ifade etmeyecektir. Ancak çocuğun yaşına uygun açıklamalar yapmak ve bekleyecekleri zamanı onlar adına somutlaştırmak bu konuda size yardımcı olacaktır. Örneğin; “Yemeğini bitirip ödevini yaptıktan sonra parka gideceğiz” gibi.
Hazzı erteleme becerisinin önemi son yıllarda sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Çocukların bu beceriyi beklenen düzeyde kazanamamalarının en önemli nedenleri teknoloji, teknolojinin ortaya çıkmasıyla birlikte gelen sınırsız sosyal etkileşim, çocukların istediklerinin hemen yerine getiriliyor olması, çocukların monoton işlerden uzak tutulması ve çok sayıda eğlence araçlarının olmasıdır.
HAZZI ERTELEME BECERİSİ NASIL GELİŞİR?
Hazzı erteleme becerisini tek bir değişkene bağlamak doğru olmayacaktır. Pek çok beceri gibi hazzı erteleme de hem doğuştan getirdiğimiz mizaç özellikleriyle hem de ailenin tutumu ve çevresel faktörlerle yakından ilişkilidir. Bir çocuğun doğuştan getirdiği özelliklerden biri sabırsız oluşu ise ve buna ailenin çocuğun isteklerini anında yerine getirme, herhangi bir şey için çocuğun beklemesine müsaade etmeme ve sabretmeyi öğretmeme gibi davranışlar da eklenirse, o çocuğun hazzı erteleyebilen bir yetişkine dönüşmesini beklemek yanlış olacaktır.
Hazzı erteleme becerisinin gelişimini desteklemek için yapılabilecekler:
Merve Adıgüzel
Uzman Psikolog/Aile Danışmanı
• 2 yaşından itibaren kademeli olarak çocuğunuza özel bölgelerden ve bu bölgelerin gösterilmemesi gerektiğinden bahsedin. Onun izni olmadıkça kimsenin dokunamayacağını öğretin,
• Herhangi bir hastalık durumunda muayene eden doktorun sizden ve çocuğunuzdan izin almadan çocuğunuzun özel bölgelerine dokunamayacağını ona öğretin,
• Çocuğunuzla aynı yatakta yatmayın ve kardeşiyle birlikte yatmasına da izin vermeyin,
• Gerek çocuğunuz kendi başına giyinirken gerek kendi başına giyinip soyunamadığı dönemde ona yardımcı olurken, çocuğun kendi odasında üstünü değiştirmesine ve kapısının kapalı olmasına özen gösterin,
• Çocuğunuzun yanında üstünüzü değiştirmeyin ve siz üstünüzü değiştirirken odanıza girmesine izin vermeyin,
• Tuvaletini veya banyosunu yaparken kapıyı kapalı tutması gerektiğini çocuğunuza öğretin. Sizden yardım istemedikçe ihtiyaçlarını karşılarken tuvalete girmeyin,
• Çocuğunuza sizin odanıza girerken kapıyı çalması gerektiğini öğretin ve siz de çocuğunuzun odasına kapısını çalarak girin,
• Çocuğunuza mümkün olan en erken yaşta öz bakım becerilerini öğretin. Kendi başına tuvaletini temizlemeyi, banyosunu yapmayı, üstünü değiştirmeyi ne kadar erken öğrenirse beden mahremiyeti algısını da o kadar erken edinir,
• Ebeveynler veya herhangi bir akraba çocuğun cinsel organını sevgi nesnesi veya aracı olarak kullanmamalıdır,
• Herhangi bir ortamda çocuğu öpmek veya sevmek isteyen bir kişi olduğunda eğer çocuk bunu istemiyorsa, “Haydi amca bir öpsün”, “Teyze seni sevecek” gibi zorlayıcı cümleler kurmayın,
• Çocuğunuzla birlikte banyo yapmayın,
• Çocuklara kaybolduklarında ne yapmaları gerektiğini, kimlerden yardım isteyebileceklerini, tanımadıkları insanlara karşı nasıl davranmaları gerektiğini öğretin,
• Çocuğunuz cinsel organları merak edebilir ve sizden cinsel organınızı göstermenizi isteyebilir. Buna izin vermeyin. Böyle bir durumda oyuncak bir bebek veya yaşına uygun bir kitabın resimleri üzerinden merak ettiklerini anlatabilirsiniz. Çocukların mahremiyet kavramını öğrenebilmesi için ebeveynlerin de kendi mahremiyetlerini koruyarak çocuğa örnek olması gerekir,
• İlgisiz gibi görünmesine karşın zorla yemek yedirmek de çocuğun beden mahremiyetini ihlal eden bir yaklaşımdır. Çocuğunuza zorla yemek yedirmeyin,
• Çocuğa “iyi sır” ve “kötü sır”dan bahsedin. Örneğin arkadaşına sürpriz doğum günü partisi yapılacağı ve sonucunda arkadaşı çok sevineceği için bunu bir sır olarak saklayabileceğini, ancak onu mutsuz eden, kötü veya korkmuş hissettiren şeyleri mutlaka anlatmaları gerektiğini açıklayın,
• Çocuklara mahremiyetlerinin zorla ihlal edildiğini düşündükleri bir durumda utanmadan, kim ne der diye düşünmeden bağırmaları, yardım istemeleri, oradan uzaklaşmaları gerektiğini anlatın,
• Mümkün olan en erken yaşta kız ve erkek kardeşlerin odalarını ayırın,
• Çocuğunuzu dudağından öpmeyin.
Merve Adıgüzel
Uzman Psikolog-Aile Danışmanı
Yaşamının ilk aylarından itibaren her konuda annesine bağlı olan, kendini yalnızca ağlayarak ifade edebilen ve bir odadan başka bir odaya herhangi bir yetişkinin yardımı olmadan ulaşamayan çocuğunuzun, “Artık bunları ben yapabilirim. Beni yönlendirme, yönetme” deme şeklidir 2,5 yaş sendromu.
Bu sendromun adı 2 veya 2,5 yaş sendromu olarak geçmesine karşın çocuklarda 1,5 yaş ile 3,5 yaş arasında görülebilmektedir. Önceden yürüyemeyen, konuşamayan, kendi başına yapabildiği hiçbir şey olmayan bebek, artık bir çocuğa dönüşmüştür ve tüm bu becerileri kazanarak güç elde ettiği bir evreden geçmektedir. Çocukların bağımsız ve özerk olma çabasındayken, bir yandan da ebeveyne ihtiyaç duyduğu, desteğini beklediği de bir dönemdir. “Ben başardım. Kendim yaptım” diyebilmeyi ister ve karşılığında takdir görmeyi beklerler. Çevrelerindeki pek çok şeyi keşfetmek ve gözlemlemek isterler. Yaşları gereği kendileri gibi olan çocuklarla iletişim kurmakta zorlanırlar, çünkü nasıl iletişim kuracaklarını bilemezler. Paylaşmayı sevmezler. Anne-babanın sınırlarını keşfetmek için bilinçli olarak onları zorlayabilirler ve ‘Ne kadar ileri gidebilirim?’i görmeye çalışırlar.
Özetle 2,5 yaş krizini “bireyselleşme çabası” olarak adlandırabiliriz. Bu dönemin ne kadar zorlu geçeceği ise hem çocuğun mizacına hem de anne-babanın tutumuna bağlıdır.
Belirtileri Nelerdir?
Ebeveynlere Tavsiyeler
Merve ADIGÜZEL
Uzman Psikolog / Aile Danışmanı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.