Beşiktaş escort Etiler escort Nişantaşı escort
Sancaktepe escort Zeytinburnu escort Antalya escort Ankara escort Avrupa yakası escort Denizli escort Kocaeli escort Merter escort Nişantaşo escort Levent escort Çapa escort Etiler escort Mecidiyeköy escort Taksim escort Beşiktaş escort Bakırköy escort Bahçeşehir escort Esenyurt escort Avcılar escort Avrupa yakası escort bayan Beykoz escort Üsküdar escort Göztepe escort Erenköy escort Suadiye escort Kurtköy escort Tuzla escort Bostancı escort Ümraniye escort Pendik escort Kadıköy escort Kartal escort Ataşehir escort Anadolu yakası escort Bodrum escort Konya escort Muğla escort Malatya escort Gaziantep escort Eskişehir escort Ankara escort İstanbul escort Kayseri escort Adana escort Şirinevler escort Halkalı escort Marmaris escort Fethiye escort Sarıyer escort Maltepe escort Fatih escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Başakşehir escort Ataköy escort Alanya escort Samsun escort Muğla escort İzmir escort Diyarbakır escort Bursa escort Antalya escort İstanbul escort Göztepe escort Gaziantep escort Adana escort Adana escort Anadolu yakası escort Ankara escort İstanbul escort Ataşehir escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bağcılar escort Bahçeşehir escort Bahçeşehir escort Beşiktaş escort Beykoz escort Bodrum escort Bostancı escort Bursa escort Eskişehir escort Gaziosmanpaşa escort Kadıköy escort Kartal escort Kocaeli escort Konya escort Konya escort Konya escort bayan Malatya escort Pendik escort Şirinevler escort Taksim escort Ümraniye escort Adana escort Antalya escort Bursa escort İzmir escort Bodrum escort Eskişehir escort Konya escort İzmir escort Beylikdüzü escort Kayseri escort İzmir escort Pendik escort Eskişehir escort İstanbul escort escort Fatih escort Antalya escort escort bayan Samsun escort İstanbul escort Bursa escort Antalya escort bayan Antalya bayan escort Antalya escortlar Adana escort Bursa escort İzmir escort Diyarbakır escort Maltepe escort Çekmeköy escort Beylikdüzü escort Şirinevler escort Ataköy escort Halkalı escort İstanbul escort Şişli escort Kayseri escort Antalya escort Mersin escort Mersin escort Mersin escort Şişli escort Mersin escort Kayseri escort
08 Eylül 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
33,9708
37,6168
2.726,78
08 Eylül 2024 Pazar
4 yaşında cinsiyet değişimi için adım attı
Boşu boşuna lafazanlık yapıyorsun! Haddini bilmen gerekiyor
T.C. KÜÇÜKÇEKMECE 2. SULH HUKUK MAHKEMESİNDEN-CANAN KUŞÇU
Umuttaki Dünya ve Zümrüt’ün aşkı (2)
Söylenmemiş sözler durağı
Altmış yaşında kocaman bir çocukla konuştuk bu gün. Görmüş olduğu bir kareden yola çıkarak yıllar öncesinde yaşadığı bir sendromu paylaştı benimle.
Ekrandaki zalim kadın, minicik bir kızı, kırdığı bardak yüzünden aşağılıyordu. Delicesine bakışlarla kızın üstüne yürüdü. O an döküldü dudaklarından acısı.
“Daha sekiz on yaşlarındaydım” diye yutkundu…
Boşanmış ailenin, savrulan oğullarından biri olmanın azarını, bilmem kaçıncı kez işitmişti birilerinden. Oysa kırk yılda bir akşam yemeğine davet etmişti amcası. Babasının ısrarı ile gittiği o evde gördüğü muamele bana olayı anlatırken dahi canını yakıyordu. Parçalanmış aile çocuğu olmayı hangi çocuk isterdi ki? O ıstırabı gözlerinden okudum. Çok etkilenmiştim. Herkesin temizliği kendine…
Temizlik hastası yenge, daha kapıdan girer girmez obsesyonları yüzünden huzursuz etmişti çocuğu. Ona kirli muamelesi yapıp, gözlerini pörtleterek nereye oturtacağını şaşırmıştı. Koca evde ağırlayacak yer bulunamıyordu baba oğula.
Vardır böyle insanlar! Kendini çok temiz sanırken insanları iğrendirir. Nefret ettirir kendinden.
“Sizi istemiyorum, bir daha gelmeyin” diyemeyenler, misafire titizlik kalkanıyla tavır koyarlar ya, işte öylesi.
Herkes ölünce toprağa bulanır. Kim nasıl yaşarsa öyle ölür. Koskoca adam ölen yengesinin yaptıklarını gözleri dolarak anlattı. Sevgiyle anmadı, anamadı. Nedir bu temizlik hastalığı? Harici temizliği herkes göremez, fakat temiz kalbi herkes hisseder. Tam elli yıl sonra bile insana azap vermeye değer mi? Değer mi insanın kalbini bu kadar darmadağın etmeye? Zaten bu tipler ne kendileri rahat eder, ne etrafındakilere huzur verir. İstedikleri kadar titiz olsunlar… Sevilmezler!
Yazıklar olsun, insanı temizlik adı altında tiksindirenlere. Dünya da iyilikten, merhametten, güler yüzden, yetim ve yaşlı başı okşamaktan daha güzel ne var? Muhtaç olana niye el uzatmak yerine hor görür ki insanoğlu?
Sen yaratılanı burunlarsan, seni yaratan güç, “hoş geldin, buyur cennete gir” diye karşılamayacak. İlk başta yapılacak sorgu, niyetlerinden…
Bu zavallıların yapmaya çalıştıkları şey temizlik değil, insanları küçümsemek akıllarınca! Çok temizsen kalbini temizle önce, bakışlarından ve davranışlarından çirk akmasın. Gülüşünün sıcaklığında güller açsın. Sana muhtaç olan kuldan dua al. Neyin eksikliğini temizlik kisvesi altında gidermeye çalışıyorsan, git o sorununu çöz bence. Hastasın sen. Tedavi ol.
İnsanlar senin temizliğinden tiksiniyor. Bir gün aynısını yaşayacaksın! Seni de istemeyenler olacak. Yenge darülaceze de kimsesiz ölüp gitmiş. Bil istedim.
Müzeyyen Eser
Belki konu netameli gibi gelecek ancak iddiam o ki insanlar bu başlık yüzünden mutsuzlar. Özellikle ülkemizde ayıp sayılan cinsel yaşam hastalıklı olduğu için, insanlar kolayca kavga edebiliyor. Çoğu insan patlamaya hazır bomba. Tahammül eşikleri düşük. Kavga etmeye bahane arıyorlar. Mutsuzlar… Nedeni bastırılmış dürtüler bence. Cinselliği konuşamayan bireyler farklı fanteziler peşinde. Bu yanlış bir tutum.
İhanetin, aşkın, başarının, mutsuzluğun, ruhsal hastalıkların temelinde seks unsuru yatıyor. Etrafta içten gülen gözler görürseniz inceleyin onları. Kesinlikle yatak odalarında mutlulardır. Tespitlerime ve gözlemlerime göre insanlar sevilmeyi de, sevmeyi de, sevişmenin inceliklerini de bilmeden karşı cinsle münasebete giriyorlar.
Yatak odasını sosyal medyada kolayca başkalarına açan insanlık yüzünden, ahlaki erozyon çığ gibi büyüdü. Yatak odası sır olarak kalmalı iken, cinsellik utanmadan konuşulabilmeliydi. Ayıp değil, gereklilik ve doğru şekilde yaşanmalı.
Kadınlar birbirine çamur atmak için telef ettikleri hayal güçlerini yataklarına taşısa, erkekler basit bir otomobil iken, kendilerinin son model spor bir araba olduğunu iddia etmeseler sorun büyük ölçüde çözülür gibime de geliyor. Kimse potansiyelinin ölçüsünü bilmiyor. “Çünkü ayıp, hatta çok ayıp.”
De-ğil!
Evlilik ve tek eşlilik günümüzde Avrupa’da değer görmeye başladı. Zinadan zevk alınmadığını gördüler bence.
Psikoloji piramidinin en geniş alanını kapsayan ihtiyaçlar, nefes almak, yemek, su, boşaltım, cinsellik, uyku ve sağlıklı metabolizmadır.
Bizler cinsellik dışındaki tüm şıkları rahatça konuşabilirken seks konusundan çekiniyoruz. Bilimsel olarak görüldüğü üzere cinsellik de insani ihtiyaçlar listesinde. Bunun nesi ayıp olabilir ki? Utanıp aç kalan kaç canlı gördünüz dünyada? İnsan dışında yok gibi. Utanılacak şey ahlak dışı ilişkiler olsa gerek.
Cinselliğe açız.
Sorunlar ört bas ediyoruz. Bu durum önce ailenin ve sonra toplumun diğer büyük birimlerinin psikolojisini bozuyor.
Dolayısıyla savaş ruhu herkesi etkiliyor.
6 yaşında başlayıp, 25 yıl aşkla süren evlilik hayatım dahilinde yaşadığım cinsel mutluluk sayesinde ömrümün büyük bölümünü mutluluk ile geçirdim. Bu sayede her zorluğu aştım. Bedenim yaşlansa da ruhum bu sayede genç kaldı. Bu bence en sağlıklı gençlik iksiri. Hayata her koşulda gülümsedim. Küçük sorunları görmedim bile.
Tavsiyem şu ki, savaşmayın, doğru sevişin. Aşk bence, insanların birbirini doğru düzgün severken aralarında doğan şehvettir. Ötesi zaten aşk değil, ahlak erozyonudur.
Sevin, sevilin, sevişin. Tüm kavgalarınızın son bulduğunu görüp bana teşekkür edeceksiniz. Herkese mutluluklar diliyorum.
Saygılarımla.
Müzeyyen Eser
En Çok “ÇALIŞMAYAN” ev kadınlarının işçi ve emekçi günleri Kutlu Olsun. (Hem de besbedava, sigortasız, tatilsiz)
Bakın 1 Mayıs da bir tür bayram. Üstelik resmi tatil. Evinin dışında çalışıp gelen, ayaklarını uzatan, en azından keyif yapmasa da emeğinin karşılığını “para” ve hatta “sigortalılık” şeklinde almış, kendini güvence altında hisseden herkesin bayramı.
Bence bugün de dahil ev kadınlarının hakkı yeniliyor. Ben böyle söyleyince, başta sözüm ona çalışan kadınlar çıldırıyorlar. Evdeki işlerin bitmeyip, dışarıdaki işin mesai sonunda bittiğini bilmiyorlar sanki. Kardeşim sözüm size değil ki, sizde çalışmadan evde YATAN kadınların talihsizliğini yaşamıyor musunuz? Üstelik “biz de çalışıp para getiriyoruz, birde evde çalışıyoruz” diye ‘Ev Hanımlarını’ küçümseyenleriniz yok mu?
Biz çalışanları taktir edebiliyorken, evini ihmal edenleri, kadına benzemeyip erkekleşenleri siz kadar eleştiriyor muyuz? Hepimiz bir yerde ortak sıkıntılar yaşıyoruz. Değil mi? Nedendir bu ayrımcılığınız?
Evinizde yapmış olduğunuz işler için, kim size dışarıda çalıştığınız zamanki imkanları sunuyor? Hanginize gereken teşekkür ediliyor?
Beni sinirlendiren evdeki kadının yapmış olduğu işlerin basite alınması. Asıl iş bizde. Bizler öfkelenip kazan kaldırsak yandınız ey ahali!
Ev kadını deyince aklınıza gelen tüm işler bizim mesleğimiz. Mecbur olmadığımız halde bize yüklenmiş görevler silsilesi ve hiç bitmeyen evin işleri yüzünden ömrümüz tükenmiş. Canımız istemezse yapmayız diye düşünülen her iş, bizim mecburiyetimiz. Küçümsendiği kadar kolay değil. Lütfen…
Üstelik bayram, seyran, tatil yok. Hafta sonu, mesai saati, prim, fazla mesai ücreti yok. Sigorta ve güvence yok. Dahası basite alındığı için teşekkür eden yok!
Neymiş? İşçi bayramıymış.
Karşılığını alanlar kutlasın. Bana bayram seyran değil. Ben 15 yaşından beri aralıksız çalışan, anlı şanlı iki evlat büyütmüş, evin her yükünü sırtına almış kadınım. Nokta.
Müzeyyen Eser.
Yaşadığımız şu garip çağda kişisel gözlemim o ki, bir çok değerimizi banal ya da ilkel kisvesi altında bizden çalmışlar. Bunlardan biri de soba!
Şu buz gibi havada İstanbul’da olmayışımın konforunu yaşıyorum desem belki bir çokları bana “gerici” der! Banal veya ilkel dışlamasına da maruz kalabilirim. Fark etmez. Ne derlerse desinler!
Ben tam tersini düşünmemin yanı sıra, şükürler olsun ki memleketimde canım icat soba ile içimi ısıtıyorum. Üst kat modern, doğal gazlı kalorifer ile ısınıyor. Adım bile atmıyorum. Çünkü içimi ısıtmıyor. Yani sobalı olan alt katta ilkelliği kana kana yaşıyorum. Bundan mütevellit de çok mutluyum. Birileri modern olsun. Modernizasyonun tembelliğini de sevmiyorum doğrusu. Ben bu ilkellikten fazlasıyla memnunum.
Evlerimizden sobalar kalktığından beridir aile kavramı yerle yeksan. Farkında mısınız? Tutturmuşlardı bir çekirdek aile, ki keşke eski geniş aile düzenimize dönebilsek. Zaman içerisinde bize dikte edilen çekirdek ailenin çitlenip paramparça edileceğini tahmin edemediler sanırım. Modernleşirken aile unsurunun bu kadar çabuk telef edileceği kimse tarafından öngörülmedi. Yaşadığımız çağda halimiz ortada.
Sobalı evlerde geniş aileler yaşarken herkes, o muhteşem doğal odalarda mutlu mesut yaşardı. İnsanlık tarihinin en büyük buluşlarından olan ateş, sevgiyi, aşkı, samimiyeti, güzel şahsiyetli olmayı harlamış bence. Biz niteliklerimizi ve doğallığımızı ateşi görmeden ısınmaya çalışırken kaybettik maalesef. Yapaylaştık!
Eskiden aile olmayı başaran insanlar kalabalık bir düzende yaşardı. Topluca yaşamak adına ateşi baz alan büyükler de küçükler de yerini ve haddini bilirdi. “Baş sedir” olarak adlandırılan yerde büyükler hüküm sürse bile haddini bilen küçükler sevgiyi kana kana tadarak büyürdü. Boşanmalara ve aile içi kopukluklara meydan verilmezdi. Yuvanın içindeki tüm fertler acıyı tatlıyı birlikte yaşardı. Çünkü hem birlik hem dirlik vardı.
Biz modernleştik güya. Topluma baktığımızda o zamanlardaki kadar mutlu insan göremiyoruz. O yılların da bir sürü bilge kişiliği vardı, iddia edildiği gibi cahil oldukları yahut sorgulamadan yaşadıkları için mutlu değildi insanlar. İnsana yakışan saflık ve temiz karakter çoğunlukta olduğu için huzurluydular. Şimdiki gibi arkasını kollayarak yaşamazlardı. Günümüzde nerde güven? Etrafınıza bakın, varlar mı? Güvenilir insanlar azınlık yazık ki!
Ateşin sesini duyup, alevini gözümle görünce ruhi ve bedeni tüm uzuvlarım sıcacık oluyor. İsi, pası, kiri bile şimdiki yaşanan ve karşımıza ahlaksızlık olarak çıkan hayatlardan çok daha temiz. Ben imkanım olsa sobalı evi tercih ederim. İmkanım yoksa da her fırsatta soba yakmayı ve o sıcaklığı yaşamak için şartları zorlarım. Ateşle oynamayı seviyorum. Çünkü ateş beni terapi ediyor.
Modern miyiz?
Evet. Oldukça. Hatta kanaatimce olması gerekenden fazlaca…
Peki günümüzde neden kimse kimsenin içine soba sıcaklığı veremiyor? Neden çoğumuz mutsuz? Niye insanlar antidepresan kullanarak gerçekliklerini görmezden gelme çabasında? Hiç düşündünüz mü?
Üzerinde cızırdayan çaydanlığa, gece karanlığında tavana yansıyan ışığına, içime dolan sıcaklığına, çocuklarımı ve torunumu kanatlarımın altında toplamama yarayan, varlığı, yokluğu bana öğreten güzel eşya, sana minnettarım.
İyi ki hala varsın. Seni seviyorum.
Gençlerin bazılarına gıpta ediyorum. Kimileri biz büyüklerden daha aklı başında. Hayli bilinçli yaşıyorlar hayatı. Evlerinde, dışarıda, okulda, toplumda pırıl pırıl parlıyorlar. Küfür eden insanlara cahil olarak bakıp, hayli entelektüel ve klas bir duruş sergiliyorlar. Helal olsun… Aldıkları eğitimin nezaketi ile mükemmel davranışlarda bulunanları görünce bir yazar olarak gurur duyuyorum. Dünyanın süsü gibi bazıları. Nazik, neşeli, kibar, düşünceli, hassas, dürüst, başarılı, erdemli ve duyarlı olanlar var. Neyi ne için yaptıklarının farkındalar. Öyle beğeniyorum ki! Tutup alnından öpesim geliyor.
Olgunlukları ise ona keza! Elleri yüzleri tertemiz. Saçları sakalları, kıyafetleri mis gibi. Bakımlılar. Çalışkanlar. İşten kaçmıyorlar. Maşallah diyelim…
Bazıları ise büyümüşte küçülmüşler. Bomboşlar. Ancak burunları Kaf dağında. Büyüklerini cahil olarak nitelendiriyorlar. Yazık…
Kimileri ise ezbere yaşıyor! Bilinçsiz… Sanıyorlar ki, okuyunca çok büyük insan olacaklar. Büyük insan olmak demek, iddialı bir meslek sahibi olmak demek değil. Yanlış bakış açısı. Zira büyük insanlar ezbere yaşamazlar. Bir makamda olmakta büyüklük değil ne yazık ki. Kaliteli kişiliklerin öncelikli amaçları ve hedefleri vardır. İyi niyet ve saygıyı asla elden bırakmazlar. ADAM olmak için önce insani değerlerini geliştirirler. Maddi değere değil, manevi değerlere daha çok önem verirler. İnsanları hor gören biri, hangi mesleği icra ederse etsin, sandığı kadar büyük biri olamaz…
Bizim yaşımızdaki insanların “biz eskiden” diye başladığı cümlelerden çoğu gencin hiç haz etmediğini herkes gibi ben de biliyorum.
Aileler, diğer aklı başında akranlar, öğretmenleri ve toplum bu tarz gençlerden hep şikayetçi. Haksız da sayılmayız hani.
Büyüklerin bu minval cümleleri sizleri aşağılamak yahut hor görmek için değil sevgili gençler. Yaşanmış nahoş olaylardan edindiğimiz tecrübeleri, zarar görmeyin diye sizlere nakletmek için kendimizden örnek veriyoruz. Biz genç olduk ama siz daha bizlerin yaşına gelmediniz. Hoşunuza gitmeyen birtakım olayları yaşadıktan sonra, sizler de eminim ki, kendi küçüklerinize tecrübe aktarımı yapıyorsunuz.
Taktir edersiniz ki bunda bir art niyet olamaz.
Maalesef eğitim sisteminin bazı eksiklikleri sebebiyle ezbere yaşadığınızın farkında değilsiniz. Buna bir günah keçisi lazımsa, bu ailenizde değil! Sizin eleştirdiğiniz ve hiç memnun olmadığınız o sistemden yaşıtlarınızın bazıları çok güzel besleniyor.
Bazı akranlarınız eminim ki tıpkı beğenmediğiniz yaşlılar gibi sizi eleştiriyorlar. Çünkü onlar ileride adam olmak istiyorlar. Sizler de onları beğenmiyorsunuz farkındayım.
Gencecik bir kızın, eğitimsiz babası, annesi, abisi, amcası, akrabaları, arkadaşları ve beğenmediği herkes gibi, okul önünde erkeklere küfür etmesini aklım almıyor. Lütfen kusura bakmayın. Rüştünüzü ispat etmenin yolu, ne zararlı alışkanlıklar edinmek, ne para, ne okumak ne de dilinize pelesenk olan çirkin küfürler. On sekiz yaşa girmek de bana göre reşitliğin ölçüsü değil. Büyüdüğünüzü kanıtlamak için önce büyüklere saygılı davranıyor olmalısınız. Empati yapabilen insanlar büyümüş demektir.
İğneye ip takmayı bilmeyin. Bunda çok bir sakınca olmayabilir. Ki bizler bunları çok kolay yapabiliyorduk. Şükür…
Bu tarz donanımlar geliştirmek belki liseli yaşlarınızda şart olmayabilir. Ancak inanın el becerisi, motor gelişiminize çok büyük destek sağlar. Korkmayın. İnsan işten ölmez. İşleyen demir ışıldar derdi büyüklerimiz bize. İşledik. Bakın ölmüyoruz. Tam tersine, çalışkan insanlar daha genç kalır.
Bana kızanlar, kesinlikle dediklerimin çoğunu yaşayanlardır. Bu da onların sorunu. Siz gençler bizim kendimizden verdiğimiz örneklere kızıyorsunuz ya, “Biz okuyoruz ama” cümlesinden de ben pek hazzetmiyorum inanın.
Okumak ileriki yaşantınız için maddi olanaklar getirecek. Doğru. Ama hayat sadece okuldan ibaret değil.
Hayat; yaşayarak öğrenilen bir süreç, üzgünüm ama bunun eğitimi de yok. Bunu öğrenmenin tek yolu büyüklerin nasihatleri bence. İleride meslek sahibi olmak adına, ailelerinizi emir eri gibi görmenizi inanın hoş görmüyoruz. Babalarınız kazanıp getirdikleri, sizlerin har vurup harman savurduğu o düşünmeden harcadığınız parayı emin olun çok zor kazanıyor. Siz alınıp eve gelmiş yumurtayı kırmaya erinirken, sırtında tonlarca yük taşıyan babalar var. Sırf siz aynı zorluğu yaşamayın diye milletin kahrını çeken aile az değil. Annelerinizin de bir sürü yükü var. Farkında mısınız? Bence çoğunuz farkında değil, umurunuzda olduğunu da sanmıyorum açıkçası.
Bir bardak suyu annesinden isteyen bir genç okullarca aldığı eğitime rağmen erdemi ıskalamıştır. Sadece sınavda başarılı olmak, başarı olarak sayılmaz.
Hayat, Allah ömür verdiği sürece çok zorlu ve uzun bir maraton. Öyle sadece diploma sahibi olmak yetmiyor insana. Kişi hem çok başarılı bir öğrenci hem de güzel meziyetleri olan iyi bir şahsiyet olabilir. Konuya bu açıdan bakılmalı.
Bir gün anne ve baba olunca hak veriyorsunuz büyüklerinize. Öldükleri zaman ise pişmanlığın bini bir para.
Kendini sadece evlatlarına adayan insanlar, artık size hizmet edemeyeceği bir yere göç edince yaşanıyor asıl pişmanlık. En azından hizmetinizi yapacak kimseniz kalmıyor. Baba giderse de hazır para bulmanız zor! Keşke hayat sizin düşündüğünüz kadar kolay olsaydı…Değil!
Bu düşünceler çerçevesinde gençlerle ettiğim sohbetlerde şunu gözlemliyorum maalesef.
Edebiyata meraklı olduğunu söyleyen liseli genç, edat, fiil, özne, nesne ne bilmiyor çünkü ezbere yaşıyor. Dinimi seviyorum, başımı onun için kapattım diyen bir genç ayet, hadis, namaz, abdest ne ondan habersiz, çünkü ezbere yaşıyor. Matematiği sevdiğini söyleyen bir başkası dört basamaklı iki sayıyı, cep telefonu olmadan, çarpıp toplayıp, birbirinden çıkaramıyor çünkü ezbere yaşıyor.
Kemalist olduğunu söyleyen bir diğeri, Atatürk ilke ve inkılaplarının bir kaçını bile bilmiyor, çünkü ezbere Atatürkçü!
Vegan olduğunu iddia eden, neyi neden yemediğinden bihaber! İnkar eden ve ateist olduğunu söyleyen sadece laf cambazı olmuş. İnkar etme ihtiyacının farklılık için olduğunu fark etmediğimi, fark edemeyecek kadar akılsız ve dik kafalı… Marjinalim derken özenti olduğunu göremiyor. Savunduğu şeyin arkasında duracak bilgi ve donanıma sahip değil. Derdi, kendini kabullendirmek. Benliğini ispatlamak.
Tarihe meyilli olduğunu düşünen bir başkası, Malazgirt savaşını hiç duymamış, İstanbul’u kim kaç yılında fethetmiş! Farkında bile değil. İddialı olduğunu konunun temellerini dahi bilmiyor.
Madem kendinizi bizlerden farklı ve zeki gören bir “z kuşağı” olduğunuzu düşünüyorsunuz neden bu duyarsızlığınız sayın gençler?
“Eğitim sisteminin hatası” demeyin sakın, çünkü günümüzde internetin en büyük nimeti bilgiye anında ulaşabilmek. Fenomenleri bir bir sayan bir beyin, meraklısı olduğu dal ile ilgili bilgi sahibi değilse kesinlikle sorun kendisinden kaynaklıdır. Tutarsızlık burada işte. Bilgeler bildikleri konuya hakimdir. Şahsen sizlerden bir şeyler öğrenmeye bayılıyorum. Öğretin bana, öğretin bize. Ama lütfen önce siz gerçek anlamda öğrenin.
BİZ ESKİDEN, bilgiye ulaşmak için kılı kırk yarardık. Ezberlememiz gerekenler inanın sizden çok daha fazlaydı. Eğitim almak çok ama çok zordu. Kimse servis aracı ile okula falan gitmezdi. Okumak için aileleri yerine beyinlerini kullanırlardı. Adım başı okul, anlayışlı öğretmenler falan bulmakta hiç kolay değildi. Biz eğiticilerimize saygı duyardık. Çünkü onlardan öğrendik şimdiki bildiklerimizin çoğunu. Ne özel ders alan vardı, ne annesinden su isteme cüretinde bulunan gençler. Bizim kuşağımız sokaktaki arkadaşının, okuldaki arkadaşının, ailesinin ve en önemlisi ona bilgiyi zerk eden öğretmenlerinin kıymetini bilirdi. Toplumdaki ağırlığını diploması değil, kişiliği belirlerdi.
Okuyoruz bahanesinin arkasına saklanıp, tembellik etmeyin ey güzel gençler. Sizler bu çağda çok güzel işler yapabilecekken size her şeyin en iyisini sunan bu devire lütfen nankörlük etmeyin.
Hem hepiniz atomu parçalarsa, bu ülkenin çöpünü bizler ölünce kim süpürecek? Herkes okursa arabanızı makine mühendisi mi tamir edecek? Evde suyunuz patlasa gelip inşaat mühendisi tamir edecek değil? Başka meslek sahibi de olabilir insan. Rahat yaşamanın tek yolu okumak değil. Zanaat öğrenmekte çok güzel.
Doktor randevu verirken, tesisat ustası çoğu zaman bizi atlatıyor. Verecek randevusu yok. Çünkü usta yetişmiyor. Sizde alın teri dökerek çok kazanabilirsiniz. Nasıl olsa şimdilerde tek dert para.
Düşünsenize…
Sende düşün!
Çok zenginsin…
Müzeyyen Eser.
13.Kasım.2023 /Isparta
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.